1. Ana Sayfa
  2. Benzer Kitaplar

Kırmızı ve Siyah Hayranlarına 14 Kitap Önerisi

Kırmızı ve Siyah Hayranlarına 14 Kitap Önerisi
Kırmızı ve Sİyah
0

Kırmızı ve Siyah ile Psikolojik romanın kurucusu Stendhal, Fransız Restorasyonu’nun siyasi tartışmaları ortasında, dinî eğitimiyle, aşklarıyla, ihtiraslarıyla dünya edebiyatının en önemli karakterlerinden Julien Sorel’i yaratıyor.

Kırmızı ve Siyah

Yazar: Henri Beyle Stendhal
Çevirmen: Şerif Hulusi
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 592

Psikolojik romanın kurucusu Stendhal, Fransız Restorasyonu’nun siyasi tartışmaları ortasında, dinî eğitimiyle, aşklarıyla, ihtiraslarıyla dünya edebiyatının en önemli karakterlerinden Julien Sorel’i yaratıyor.

Stendhal, 1840.

Fransa’nın küçük bir kasabasında, bir kerestecinin oğlu olarak dünyaya gelen Julien Sorel, genç yaşında yükselme ihtirasına kapılır. Çalışkanlığı ve dini eğitimiyle dikkat çeken Sorel, bir an önce bu kasabadan kurtulup Paris’e gitmeyi arzular. Böylece kırmızı ve siyah arasında yaşadığı çelişkiler de başlamış olur. Restorasyon Fransası’nın şartlarında yükselebilmek için genç Sorel’in önünde iki seçenek vardır: Ya siyahı seçerek yükselişine Kilise yolundan başlayacaktır ya da kırmızıyı seçerek askeri yoldan. Ancak bir yandan aldığı dinî eğitim, öte yandan Napolyon’a olan gizli hayranlığı bu seçimi yapmasını zorlaştıracaktır. Üstelik ihtirasla girdiği bu yolda karşılaşacağı iki farklı kadın, iki farklı aşk, kendini çok başka yerlerde bulmasına sebep olacaktır.

“Kırmızı ve Siyah kendi zamanının ötesinde bir romandır.”
Andre Gide

“Stendhal, hayatımın en güzel ‘tesadüflerinden’ biridir.”
Nietzsche

kırmızı ve siyah
kırmızı ve siyah

Eugenie Grandet

Yazar: Honore de Balzac
Çevirmen: Tahsin Yücel
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 196

Eugénie Grandet, büyük Fransız yazarı Balzac’ın İnsanlık Güldürüsü genel başlığı altında tasarlayıp gerçekleştirdiği çok sayıda romandan olşan o dev yapıtın en çok okunan parçalarından biri. 1833’te yayınlanan bu romanında Balzac, taşra insanlarını ve onların özellikle para ile olan ilişkilerini eşsiz bir gerçeklikle anlatır. Cimrilik ve aşk bu romanın iç içe işlenen iki ana temasıdır. Balzac, bu romanında, Grandet Baba’nın büyük malvarlığının alınteriyle açıklanamayacağını gözler önüne serer. Grandet Baba, Büyük Fransız Devrimi sonrasında, dönemin siyasal koşullarından ustaca yararlanmasını bilmiş, her türlü aldatmacayı geçerli kılan bir yöntemle büyük malvarlığının sahibi olmuştur. Bu zenginliğin içinde alınterinin payı, denizde bir damla gibidir.

Eugénie Grandet’nin tertemiz aşkının ve yüce gönüllülüğünün, bütün bu pisliklerin yanında yeri nedir? İşte Balzac’ın büyüklüğünün tartışılmaz yanı burada ortaya çıkıyor. Bu roman öylesine sevilmiş, öylesine yaygın bir okur kitlesi bulmuştur ki, ‘Eugénie Grandet’nin yazarı’ diye anılmak, sonunda Balzac’ı bile kızdırmıştır.

eugenie grandet
eugenie grandet

Sönmüş Hayaller

Yazar: Honore de Balzac
Çevirmen: Mehmet Emin Özcan
Yayınevi: Notos
Sayfa Sayısı: 752

1835-1843 yılları arasında yazılan Sönmüş Hayaller Balzac’ın da belirttiği gibi İnsanlık Komedyası’nın (1830-1850) zirvesine yerleşir. Romanı oluşturan üç bölüm, yüzyıl başı Fransa’sının siyasal değişimleriyle toplumsal dönüşümlerini ve roman kahramanının düşüşünü anlatır. Napoléon döneminde İmparatorluk coşkusuyla özdeşleşen romantizmi, Restorasyon Dönemi’yle birlikte kapitalle eşleşen burjuva iktidarını, edebiyatta da gerçekçiliğin yükselişini üç tablo halinde resmeder. Böylece aşk, basın yayın ve sermaye dünyası gibi temalar Paris ile taşra arasında bir karşılaştırmanın öğeleri haline gelir.

Birinci bölüm İki Şair’de her iki eksenin ortak özelliği durağanlıkken, ikinci bölüm Paris’te Taşralı Bir Büyük Adam hem olay örgüsü hem de anlatım açısından hızlanır, son bölüm Mucidin Acıları bu karşılaşmada yenik düşen ve hayalleri sönen roman kahramanının taşraya dönüşünü anlatır.

Balzac günümüz dünyasının geldiği durumu görmüş olsa büyük olasılıkla pek şaşırmazdı. Yaşadığı yüzyılın pek çok bakımdan günümüzü haber verdiğini de söyleyebiliriz. Sönmüş Hayaller’i okurken günümüzü anlatıyor duygusuna kapılmamızın nedeni budur belki de.

sönmüş hayaller
sönmüş hayaller

Salambo

Yazar: Gustave Flaubert
Çevirmen: Samih Tiryakioğlu
Yayınevi: Tema Yayınları
Sayfa Sayısı: 344

Flaubert’in çok güzel bir üslubu vardı, cümlelerini bir kuyumcu gibi işlerdi. Yazdıklarını yüksek sesle ya kendi kendine ya da dostlarına okur; sözcüklerin ahengini, cümlelerin güzelliğini böylece denetlerdi. Alexandre Dumas’nın bir sözü, onun bu sanatçı titizliğini çok güzel anlatır. Dumas şöyle diyor: “Flaubert mi? O bir devdir ki bir kutu yapmak için bir orman devirir!”

Gustave Flaubert “Salambo”yu tam altı yılda yazdı. 24 Kasım 1862’de yayımlanan eser, çok yavaş bir çalışmayla hazırlandı. Birçok yorgunluğa, cesaret kırılmasına neden oldu. Flaubert’in “Salambo”ya temel olan “kaybolmuş uygarlıkları anma” düşüncesini, Doğu’ya yaptığı yolculuklar sırasında geliştirdiği sanılır. Yazar 1851’de Roma’da genç bir kadına rastlamış, bu rastlaşma onun zihninde Salambo’nun fiziksel görünüşünü canlandırmıştı.

“Salambo”nun konusu MÖ 264-241 yıllarında Roma ile Kartaca arasındaki ilk savaştan sonra, Kartaca’da geçer. Kartaca’nın yenilmesiyle sonuçlanan bu savaşın ardından kente dönen paralı askerler paralarını alamamışlar, kenti tehdit etmeye başlamışlardır. Bunun üzerine, paralı askerlerin elebaşısı Libyalı Matho ve yardımcıları ile ilkin Kartacalı General Hannon, daha sonra da Büyük Komutan Hamilkar Barka arasında kanlı, korkunç savaşlar olur. İşte romanın konusu bu heyecanlı, sürükleyici savaş sahneleri üzerine kurulmuş, Hamilkar’ın güzel kızı Salambo ile paralı askerlerin elebaşısı Matho arasındaki gönül macerası da romanın temel direği olmuştur.

salambo
salambo

Kendine Ait Bir Oda

Yazar: Virginia Woolf
Çevirmen: İlknur Özdemir
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Sayfa Sayısı: 128

“Bütün bu yüzyıllar boyunca kadınlar, erkeği olduğundan iki kat büyük gösteren bir ayna görevi gördüler, büyülü bir aynaydı bu ve müthiş bir yansıtma gücü vardı. Böyle bir güç olmasaydı dünya hâlâ bataklık ve balta girmemiş ormanlardan ibaret olurdu. Savaşlarda zafer kazanıldığı duyulmazdı… Çar ve Kayzer ne taç giyerler, ne de tahttan inerlerdi. Uygar toplumlarda hangi işe yararlarsa yarasınlar, bütün şiddet ya da kahramanlık eylemlerinde aynalar gereklidir. İşte bu yüzden Napoléon da Mussolini de kadınların erkeklerden aşağı olduğunda bu kadar ısrarcıdırlar, eğer onlar aşağıda olmasalardı kendileri büyüyemezlerdi.”

Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un 1928 yılında kapılarını kadınlara yeni yeni açmakta olan Cambridge Üniversitesi’ndeki kız öğrencilere hitaben yaptığı bir konuşması üzerine şekillenmiştir. İngiltere’de kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmelerinden bir yıl sonra yayımlanan kitap o tarihten günümüze feminizm tartışmalarının locus classicus’u olageldi. Jane Austen ve Charlotte Brontë’den, kadınların niçin bir Savaş ve Barış yazamadıklarına; Shakespeare’in hayali kız kardeşinden bugün de tartışılmaya devam eden kadının yoksulluğu ve namusu başlıklarına, hatta yaratıcılığın doğasına kadar uzanan geniş bir yelpazede kalemini özgürce oynatan Woolf, kadınlara edebiyat alanında bir çıkış yolu gösteriyor.

“Bir kadın eğer kurmaca yazacaksa, parası ve kendine ait bir odası olmalıdır,” diyen Virginia Woolf’un sesi, aradan geçen sekseni aşkın yıla rağmen gücünü ve etkinliğini koruyor.

kendine ait bir oda
kendine ait bir oda

Yeni Hayat

Yazar: Orhan Pamuk
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 240

“Bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti.”

Orhan Pamuk’un coşkulu, lirik ve sihirli romanı Yeni Hayat bu sözlerle başlıyor. Okuduğu bir kitaptan sarsılarak etkilenen, sayfalardan neredeyse fışkıran ışığa bütün hayatını veren ve kitabın vaat ettiği yeni hayatın peşinden koşan genç bir kahramanın olağanüstü hikâyesi bu.

Kitabın etkisiyle âşık oluyor, üniversite öğrenciliğinden uzaklaşıyor, İstanbul’dan ayrılıyor, bitip tükenmeyen otobüs yolculuklarına çıkıyor, taşra şehirlerine doğru savruluyor. Onunla birlikte ve aynı hızla sürüklenen okuyucu, kahramanın okuduğu kitabı değil, başından geçenleri izleyerek bize özgü bir hüznün ve şiddetin ta kalbinde buluyor kendini. Siyah-beyaz televizyonlu kahvelere, video seyredilen otobüslere, trafik kazalarına, siyasi kumpas ve cinayetlere, bayi örgütlerine, paranoyakça kuramlara, saat kadar dakik muhbirlere, kaybolan eski eşyaların şiirine ve taşranın öfkesine uzanan bu harikulade yolculuk.

Orhan Pamuk’un çağdaş dünya romanının en özgün yaratıcılarından biri olduğunu bir kere daha kanıtlıyor. Bir yandan Hayat’ın, Eşsiz Anlar’ın, Ölüm’ün, Yazı’nın, Kaza’nın sırlarına, bir yandan da çocukluğun resimli romanlarına, bir belirip bir kaybolan arzu meleğine ve Dante’nin, Rilke’nin şiirlerine açılan benzersiz bir roman. Hayatla okumanın kesiştiği alanda seyreden ve her sayfada katman katman genişleyen sarsıcı bir yol hikâyesi.

“Yeni Hayat insana Walter Benjamin’in, ‘Bütün büyük edebiyat eserleri bir biçimi ya sona erdirir ya da bir yenisini başlatır, yani özel vakalardır’ sözünü hatırlatıyor. Yeni Hayat özel bir vaka.”
The Guardian

yeni hayat
yeni hayat

Mutlu Ölüm

Yazar: Albert Camus
Çevirmen: Ramis Dara
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 150

Camus’nün 1938’de tamamladığı ancak 1960’ta bir araba kazasında ölümünden on yıl sonra, 1970’te basılan bu kitabı, kendi yaşamından altı ana öykü etrafında biçimlenir:

Parlak oyunun öyküsü. Lüks.

Yoksul mahallenin öyküsü. Annenin ölümü.

“Dünyanın Karşısındaki Ev”in öyküsü.

Cinsel kıskançlığın öyküsü.

Ölüm mahkûmunun öyküsü.

Güneşe doğru inişin öyküsü.

Eseri yayına hazırlayan Jean Sarocchi, kitapla ilgili değerlendirmesini şöyle bitirir: “Camus’nün yayımlamadığı Mutlu Ölüm’ün, bir yapıttan çok bir belge olduğunu ve yazarın deha dosyasına eklenmek üzere bu belgede olumlu parçaların bulunmasının onun parlaklığı için yettiğini söylemek gerekir mi? Bunları bulma zevki okura bırakılıyor.”

mutlu ölüm
mutlu ölüm

Goriot Baba

Yazar: Honore de Balzac
Çevirmen: Şerif Hulusi
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 370

Goriot Baba Restorasyon dönemi Fransası’na damgasını vuran burjuva hayatının toplumda yarattığı trajediyi gerçekçi bir üslupla resmediyor.

Realist romanın en iyi örneklerinden biri kabul edilen Goriot Baba, Balzac’ın “İnsanlık Komedyası” dizisindeki karakterlerin bütünlüğünü sağlayan en önemli eserlerinden biridir. İlk defa 1835’te okurla buluşan roman, ilk bakışta birbirinden hayli farklı görünen ama aslında hepsi burjuva olma hayaliyle hayatlarına yön vermiş üç karakterin yollarını Madam Vauquer’in pansiyonunda kesiştiriyor: Bütün servetini kızlarının başarılı evlilikler yapabilmesi uğruna harcayan ve sonunda damatları tarafından dışlanan Jean-Joachim Goriot, hukuk eğitimi almak için geldiği Paris’te karşılaştığı hayata özenen Rastignac ve hırsına kapılarak ahlâklı insanları kendi çıkarları için manipüle eden Vautrin…

“Vautrin, Rastignac, Birotteau… Ve siz Honoré de Balzac, bağrınızdan yarattığınız bütün karakterlerden daha kahraman, daha sade, daha romantik ve daha şairanesiniz…”
Charles Baudelaire

“Bildiğimiz 19. yüzyıl, büyük ölçüde bir Balzac icadıdır.”
Oscar Wilde

goriot baba
goriot baba

Madam Bovary

Yazar: Gustave Flaubert
Çevirmen: Samih Tiryakioğlu
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 431

Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransız kadınının kıstırılmış hayatını ve iç dünyasını oldukça şeffaf bir şekilde ele alırken, dönemin kadın erkek ilişkilerine de ayna tutan bir başyapıt.

Vasat bir doktorla evlendikten sonra boğucu taşra yaşamı içinde sıkışıp kalan genç ve güzel Madam Bovary, mutsuzluğu bir kader olarak kabul etmeye razı olmaz. Büyük hayalleri, hayattan büyük beklentileri vardır; okuduğu romanlardaki tutkunun ve romantik fantezilerin özlemiyle yaşar ve aradığı ideal aşkı bulmak için çıktığı yolda hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz.

Madam Bovary’nin bu mücadelesini ve sürüklendiği çıkmazı anlatan roman, tutkulu bir hikâyenin gerisinde evlilik, cinsellik ve zenginlik kavramlarını sorguluyor. 1857’de ilk kez yayımlandığında büyük yankı uyandıran, toplumun din ve ahlak anlayışını sarstığı gerekçesiyle yasaklanmaya çalışılan Madam Bovary, 19. yüzyıl Fransası’nın ahlak anlayışına ve burjuva değerlerine karşı güçlü bir eleştiridir.

“Şairler nasıl bahara şükran duyuyorsa, romancılar da Flaubert’e öyle şükran duymalıdır. Onunla her şey yeniden başlar.”
James Wood

İlginizi Çekebilir: “Madam Bovary” Kitap Hayranlarına Okuma Önerileri

madam bovary
madam bovary

Bel-Ami

Yazar: Guy De Maupassant
Çevirmen: Can Belge
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 382

Bel-Ami Maupassant’ın en önemli romanıdır. Eser, 19. yüzyıl Fransası’nın siyaset hayatını, iktidar ilişkilerini çarpıcı biçimde tasvir ederken, çektiği son derece gerçekçi fotoğrafla bugünün dünyasını da anlatır.

Bel-Ami, dünya edebiyatına öyküleriyle damga vuran Maupassant’ın en başarılı ve ünlü romanıdır. Flaubert’in öğrencisi, Zola’nın çağdaşı ve dostu olan Maupassant, edebiyatta natüralist akımın en önde gelen yazarları arasında sayılır. Maupassant 1885 yılında yayımladığı bu romanda, yer yer taşraya ve Mağrip’e kadar taşan geniş bir tarihî sahne içinde, zengin olma hırsıyla doğduğu köy Canteleu’den ayrılıp Paris’e gelen Duroy’nın, yazarın kendi yaşamıyla da belirgin benzerlikler taşıyan yükseliş hikâyesini anlatıyor.

Maupassant’ın “gizleyerek söylediği” ya da “söylemeyerek açık ettiği” kent hayatının değişmezleri; para, cinsellik ve iktidar üçgeninde gelişen, dönemin Fransası’ndaki siyaset-basın ilişkilerini anlatırken bugünkü durumu da tespit eden, gerçekliğiyle çarpan bir eser…

“Maupassant güldürme becerisine sahip olduğu için sevilirdi; gözyaşları arasında bile varlığı hissedilen derin bir hicvi vardı.”
Emile Zola

bel-ami
bel-ami

Duygusal Eğitim

Yazar: Gustave Flaubert
Çevirmen: Cemal Süreya
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 536

Flaubert olgunluk dönemi şaheserinde, yerini sanayi toplumuna bırakacak romantik 1848 neslinin kaygılarının ve yiten hayallerinin bir panoramasını çiziyor.

Hukuk öğrencisi genç Frédéric Moreau, Paris’ten taşradaki memleketine döndüğü vapurda karşılaştığı, evli ve kendisinden yaşça büyük Madam Arnoux’yu görür görmez çarpılmıştır. Sosyal ve siyasi devrimlerle sarsılan Paris’in değişmekte olan mozaiğinde yıllar boyunca yolu Madam Arnoux ve dost edindiği tüccar kocasıyla defalarca kesişecek, genç Moreau ömrü boyunca kurtulamadığı bir tutkunun esiri olacaktır. Flaubert’in 1869 yılında kaleme aldığı, ve “akranlarımın ahlâkî tarihi” olarak tasvir ettiği Duygusal Eğitim, Avrupa’nın en çalkantılı dönemlerinden birinde duyarlı ve yetenekli bir gencin hayatını itinayla yaratılmış bir toplumsal resim içerisinde izleyen bir belge niteliğinde.

“Flaubert’in Kent ayaklanmalarına dair tasvirlerinin, savaş yazınını ve romancıların savaşı kaleme alma biçimini sonsuza dek değiştirdiği söylenebilir.”
James Wood

duygusal eğitim
duygusal eğitim

Tehlikeli İlişkiler

Yazar: Choderlos De Laclos
Çevirmen: Semih Tiryakioğlu
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 512

1782 yılında yayınlandığında büyük bir yankı uyandıran, bugün de okunup tartışılmayı sürdüren Tehlikeli İlişkiler, Choderlos de Laclos’nun ilk ve tek romanıdır.

Roger Vadim, Stephen Frears ve Miloš Forman tarafından sinemaya, Heiner Müller tarafından tiyatroya uyarlanan Tehlikeli İlişkiler, entrikalarla dolu öyküsü, baştan çıkarma ve intikamdan kaynaklanan son derece karmaşık ahlaki belirsizlikleri dolayısıyla yazarının Sade ile karşılaştırılmasını sağlamış, Batı edebiyatının en tartışmalı romanlarından biridir.

Laclos’nun “mektup” biçimini bir nesne ve kurgu malzemesi olarak ele aldığı ve yeni bir kurgu evrenine yerleştirdiği, böylelikle yazar ile okur kavramlarını yeniden tanımladığı çok katmanlı bu mektup-romanın her kişisi, Malraux’nun dediği gibi “birer anlatım biçimidir.” Mektupların yazarları, okurları ve son olarak kurguyu okuyan metin dışındaki okurlar muazzam bir geometriyle tamamlanırlar. Tehlikeli İlişkiler büyüklü küçüklü çarkları, dişlileri, iğneleri, milleri, yayları olan bir saattir âdeta.

“Yalnızca iki renge sahip olan bu oyundaki kartlar basit görünür: hiçlik ve cinsel arzu. Hiçliğe karşı hiçlik, arzuya karşı hiçlik, hiçliğe karşı arzu.”
André Malraux

“Tehlikeli İlişkiler tek bir romanda bir araya gelmiş sayısız romandan oluşur; bu romandan üç-dört değil, yüzlerce film yapılabilir.”
Philippe Sollers

“Bu kitap ancak buzun yakabileceği şekilde yakar insanı.”
Charles Baudelaire

tehlikeli i̇lişkiler
tehlikeli i̇lişkiler

Therese Raquin

Yazar: Emile Zola
Çevirmen: Aslı Anar
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 272

“Sevgililer ilk andan itibaren gereksinim duydukları bağı kaçınılmaz, doğal bir biçimde buldular. İlk buluşmalarında utanmadan, kızarıp bozarmadan, yakınlıkları birkaç yıldan beri sürüyormuş gibi senli benli konuşmaya başladılar, öpüştüler. Yeni durumlarını mükemmel bir sükûnet ve arsızlıkla rahatça yaşadılar.”

Zola, yayımlandığı dönemde büyük tartışmalara yol açan romanı Thérèse Raquin’de, üç ana karakterin, birbirinden farklı üç kişilik yapısının çatışmasını inceler. Aşk ve ölümün tüm yanlarıyla işlendiği bu roman okurlarını hem şoke etmiş hem de büyülemiştir. Bayan Raquin, oğlu ve geliniyle taşradan Paris’e taşınır. Bayan Raquin’le Thérèse küçük bir tuhafiye dükkânını işletirken Camille de demiryolları işletmesinde çalışmaya başlar. Günler Bayan Raquin ve oğlu için huzurlu, Thérèse içinse sıkıcı bir biçimde geçip gider. Gençliğinin parmaklarının arasından kayıp gittiğini gören Thérèse’in tekdüze hayatı, Laurent’ın gelişiyle altüst olacaktır…

therese raquin
therese raquin

Bir Yaşam

Yazar: Guy De Maupassant
Çevirmen: Nesrin Altınova
Yayınevi: İmge Kitabevi
Sayfa Sayısı: 218

Guy de Maupassant’ın en beğenilen, en çok okunan romanlarının başında gelen Bir Yaşam, zengin ile yoksulun hayatını mutluluk açısından ele alır. Zengin olan her zaman mutlu, yoksul olan hep mutsuz mudur?

Bir Yaşam’da, soylu bir ailenin içinde dünyaya gelen, özenle yetiştirilen bir genç kızın bütün yaşamı anlatılır. Genç kız, yaşamının her evresinde aşka ve mutluluğa dair hayallerinin ve umutlarının gerçekler karşısında solduğunu görür. Maupassant, Jeanne’ın zamanla değişim geçiren duygularını, özlemlerini ve yaşam koşullarını anlatırken, soylu kişilerin yanı sıra köylülerin yaşamını da dile getirmiş; baronların sanıldığı kadar mutlu insanlar olmadıklarını, basit bir çiftlikte yaşayan sıradan köylülerin soylulardan daha mutlu olabileceklerini en gerçekçi biçimde anlatmıştır.

bir yaşam
bir yaşam

Kamelyalı Kadın

Yazar: Alexandre Dumas
Çevirmen: Tahsin Yücel
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 240

Fransız yazınında iki Alexandre Dumas vardır, biri Üç Silahşörler ve Monte-Cristo gibi ünlü serüven romanlarının ve çağının seyircilerini hayran bırakmış birçok oyunun yazarı baba Alexandre Dumas, öbürü gene serüven yanı ağır çeken birçok oyunu, özellikle de önce roman, daha sonra oyun biçiminde sunduğu Kamelyalı Kadın’ıyla aynı ölçüde ün kazanan ve birincisinin yasadışı oğlu olan oğul Alexandre Dumas (1824-1895).

kamelyalı kadın
kamelyalı kadın

E-Bülten Abonesi Olun

En yeni içeriklerimizden ilk sizin haberiniz olsun!

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Gizlilik politikamızda daha fazlasını okuyun.
Lütfen spam klasörünü kontrol edip güvenli olarak işaretleyin.

İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yazar Hakkında

2017 yılının Aralık ayında kurulan ve farkındalık yaratmak amacıyla gönüllülerin oluşturduğu bir topluluk.

Yorumunuzu Bekliyoruz