Gurur ve Önyargı, Jane Austen’ın yirmi bir yaşındayken yazdığı, nesillerdir özgün kalan, aşka ve değişen izlenimlere dair keyifli bir hikâye.
Gurur ve Önyargı
Yazar: Jane Austen
Çevirmen: Işıl Önder
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 398
Jane Austen’ın yirmi bir yaşındayken yazdığı Gurur ve Önyargı, nesillerdir özgün kalan, aşka ve değişen izlenimlere dair keyifli bir hikâye.
Elizabeth Bennet, zengin ve bekâr Fitzwilliam Darcy ile ilk tanıştığında onu kendini beğenmiş ve kibirli bulur. Darcy de genç kadının güzelliğinden ve bağımsız tavrından etkilenmemiş gibidir; üstelik en yakın arkadaşının Elizabeth’in ablası ile evlenmesine de karşıdır. Balo salonlarından nehir kenarı pikniklerine, taşra evlerinden ihtişamlı malikânelere uzanan hikâyede izlenimler ve duygular beklenmedik şekillerde değişecektir. Austen’ın “biricik çocuğum” diye andığı Gurur ve Önyargı, toprak sahibi taşralı sınıfın yaşam biçimini, görgü kurallarını ve dedikodularını eşsiz bir mizah duygusu ile ele alıyor.
“Bu genç hanım, sıradan insanların işlerini ve duygularını gördüğüm en harika biçimde tarif etme yeteneğine sahipti… Ne yazık olmuş, böyle yetenekli birinin böyle genç yaşta ölmesi!”
Sir Walter Scott
Küçük Kadınlar
Yazar: Louisa May Alcott
Çevirmen: Cevdet Serbest
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 328
Louisa May Alcott’ın 1868’de yayımlanan ölümsüz yapıtı Küçük Kadınlar’ın kuşaklar boyu her yaştan okuru büyülemesinde, aile hayatını idealleştirmesinin ve her çağda geçerliliğini koruyan evrensel temaları kucaklamasının rolü vardır kuşkusuz. Sevgi, dayanışma, ölüm, savaş ve barış, insanın kendi idealleriyle ailesine ve topluma karşı sorumluluğu arasındaki çatışma romanın başlıca temalarını oluşturur.
Erkek çocuğu gibi davranan yazar adayı Jo, güzel kıyafetlerin ve zenginliğin özlemini duyan Meg, narin ve kırılgan Beth, şımarık ve romantik Amy’den oluşan March kardeşler, Amerikan İç Savaşı sırasında New England’da ayakta kalmaya çalışırlar. Babaları savaştayken yoksullukla mücadele eden kızlar, kişilik olarak birbirlerinden farklı olsalar da ortak amaçları dini öğütlerin yol göstericiliğinde iyi birer insan olmaktır. Roman, kadınların dönemin katı toplumsal cinsiyet normlarının kendilerine dayattığı geleneksel rolleri benimsemek yerine hayata dair seçimlerini bizzat yapabileceklerini göstermiştir.
Cranford
Yazar: Elizabeth Gaskell
Çevirmen: Taciser Belge, Fatih Özgüven
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 287
Cranford, 19. yüzyıl İngiliz edebiyatının dev yazarı Elizabeth Gaskell’ın İngiliz taşrasına kadınlar arasındaki dostluklar üzerinden bakan başyapıtı.
Cranford’da Gaskell, bekâr ve orta yaşlı iki kadının, Miss Deborah ve Miss Matty’nin serüvenleri üzerinden taşra yaşamına dair minimalist portreler sunuyor. Kadınlar arasındaki arkadaşlıklar ve alışkanlıkların dekoru olan Cranford, adab-ı muaşeret ve gelenek üzerine satirik bir anlatı olduğu kadar ironi ve mizah, ölüm ve trajedinin eşzamanlı yürürlükte olduğu bir insanlık sahnesi teşkil ediyor. Elizabeth Gaskell’ın gerek aile yaşamı gerek toplumsal yaşama yönelik keskin gözlem gücünü yansıtan Cranford, Jane Austen’dan sonra 19. Yüzyıl İngiliz toplumuna kadınların penceresinden bakmayı sürdüren birinci sınıf bir yazarın elinden çıkma bir başyapıt.
“Sevgili Şehrazad’ım, hikâye anlatma yeteneğinin bir gecede tükenmeyeceğine, en azından bin bir gece süreceğine eminim.”
Charles Dickens
Gurur Dünyası
Yazar: William Makepeace Thackeray
Çevirmen: Nihal Yeğinobalı
Yayınevi: İmge Kitabevi
Sayfa Sayısı: 685
İngiliz edebiyatında devrim niteliği taşıyan ve gerçekçi akımın en güzel örneklerinden biri kabul edilen Gurur Dünyası, hiciv ustası Thackeray’in Napolyon Savaşları sırasındaki İngiliz toplumuna eleştirel, alaylı ve sevecen bakışını yansıtır.
On dokuzuncu yüzyılın başındaki İngiliz toplumunu bütün çeşitliliği ve değişikliği içinde yansıtması açısından Thackeray’in başyapıtı sayılan Gurur Dünyası, anlatımın ustalığı, karakterlerin incelikli biçimde yan-sıtılması ve betimleme gücüyle, döneminin en önemli romanlarından biridir. Kurgunun çekirdeğini, birbirine zıt kişilikte iki yakın kız arkadaşın ve onları seven-sevmeyen erkeklerin, savaş yaşantılarıyla harmanlanmış aşk serüvenleri oluşturur. Amelia’nın yumuşak başlı ve uysal olduğu yerde; arzulu, zevk düşkünü olan pervasız arkadaşı Becky, edebiyatta eşine az rastlanır, çarpıcı bir karakterdir.
İngiliz edebiyatının en önemli yazarları arasında yer alan, eserleri defalarca tiyatroya ve sinemaya uyarlanan Thackeray için, ünlü İngiliz yazar Anthony Trollope şöyle der: Thackeray, edebiyat dünyasının bugüne kadar tanıdığı en büyük yıldızlardan biridir…
Howards End
Yazar: E. M. Forster
Çevirmen: Hasan Fehmi Nemli
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 435
Howards End, E.M. Forster’ın 20. yüzyılın başında İngiltere’de yaşanan sosyal dönüşüm ve sınıf çatışmalarını anlatan başyapıtı.
Bayan Wilcox ölüm döşeğindeyken, sahip olduğu Howards End malikânesinin, arkadaşı idealist ve yardımsever Margaret Schlegel’e verilmesini vasiyet eder. Ancak materyalist burjuva Wilcox ailesi bu vasiyeti görmezden gelir. Bu arada Margaret’in kardeşi Helen’in de Wilcox’ların oğluyla yaşadığı ilişki bittiği için iki aile iyice uzaklaşır. Helen banka memuru Leonard Bast’la arkadaşlık etmeye başlar ve içinde bulunduğu maddi sıkıntılardan kurtulması için ona yardımcı olmaya çalışır. Forster, türlü tesadüflerle yollarını kesiştirdiği bu üç aile üzerinden dönemin İngilteresi’nde orta sınıf içinde yaşanan mücadeleyi anlatırken bir yandan da sosyal, ekonomik, kültürel farkları incelikle hicvediyor.
“Howards End kesinlikle Forster’ın başyapıtıdır. Önceki kitaplarının temalarını ve tarzını tamamlamakla kalmaz, onların üzerine yeni, daha güçlü bir ışık tutar.”
Lionel Trilling
Jane Eyre
Yazar: Charlotte Bronte
Çevirmen: Nihal Yeğinobalı
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 632
Küçük yaşta öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmektedir. Katı kurallarla yönetilen bir yatılı okula gönderilince, bu kez hayatın başka zorluklarıyla yüzleşmek zorunda kalır. Okulda geçirdiği on yılın ardından öğretmen olarak mezun olur. Edward Rochester’ın malikânesinde mürebbiye olarak iş bulur. Evin gizemli efendisi Rochester’a âşık olur; ancak onu hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar beklemektedir.
XIX. yüzyıl İngiltere’sinde, her türlü tutuculuğun kol gezdiği Victoria döneminde geçen Jane Eyre, birçoklarınca kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarı Charlotte Brontë’nin yaşamından izler de taşıyan roman, zorlu bir yaşam süren yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür.
Jane Eyre, yalnızca kadının erkek egemen toplumdaki konumuna gözüpek yaklaşımıyla değil, şiirsel duygusallığı çağdaş bir gerçekçilikle harmanladığı anlatımıyla da öncü olmayı başarmış klasik bir başyapıttır.
Wildfell Konağı Kiracısı
Yazar: Anne Bronte
Çevirmen: Mehtap Gün Ayral
Yayınevi: Yedi Yayınları
Sayfa Sayısı: 449
Wildfell Konağı’nın yeni kiracısı Helen “Graham” küçük yaştaki oğluyla kasabaya taşındığında esrarengiz hayatı ve göz kamaştırıcı güzelliğiyle dikkatleri üzerine hemen çeker, özellikle de Gilbert Markham’ınkini. Resim yaparak geçimini sağlayan, geleneksel fikirlere karşı çıkan Helen, kısa sürede kırsal bölgenin gündelik yaşantısı içinde göze çarpacak, roman ilerledikçe gizemli geçmişi kademeli olarak aydınlanacaktır.
Brontë kız kardeşlerin en gencinin 1848 yılında yazdığı, dönemin romantik akımının dışında kalan, gerçekçi bir üslupla kaleme alınmış, yazarının hayatından da otobiyografik ögeler içeren Wildfell Konağı Kiracısı kadının toplumsal konumu konusuna cesur yaklaşımıyla şaşırtıcı ölçüde modern bir eser, içten anlatımı, yoğunluğu ve çok katmanlı hikâyesiyle önemli bir klasik.
Kuru Gürültü
Yazar: William Shakespeare
Çevirmen: Sevgi Sanlı
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 128
Kuru Gürültü, Shakespeare’in erken dönem komedilerinin aksine, komedi unsurlarını karakterlerin kendilerinden, içinde bulundukları toplumsal koşullardan, bu koşullara duydukları tepkiden çıkaran bir oyun. Kendi iradeleri dışında “kötülük” yapan “iyi” karakterleri, dramatik bütünlük ve trajik son hakkında ortaya attıkları, Shakespeare çalışmalarında onu apayrı bir yere koyuyor.
İki genç aşığın, Claudio’yla Hera’nun imkansız aşkı oyunun ana temasını oluştursa da, Kuru Gürültü, Beatrice ve Benedick arasındaki çekişmeyle, Shakespeare komedilerindeki en ilginç, en eğlenceli, en insancıl diyalogları sunuyor okuruna.
Ciddi Olmanın Önemi
Yazar: Oscar Wilde
Çevirmen: Murat Erşen
Yayınevi: İmge Kitabevi
Sayfa Sayısı: 168
Oscar Wilde’ın mizah duygusunu, yaratıcı gücünü ve toplumsal gerçekliğin güçlü eleşti-risini mükemmel biçimde kaynaştırdığıCiddi Olmanın Önemi, bir başyapıt olarak değerlendirilmektedir. Wilde, bu eserini “saçmanın kusursuz mantığı”yla kaleme almıştır. Hikâyedeki entrikanın kendisi bile saçmadır ve birinci perdenin sonunda, saçmalık açık ifadesini bulur. Viktorya İngilteresinin toplumsal iki-yüzlülüğü, geleneksel toplumda bürünülen maskeler; aristokrat sınıfın ahlak anlayışı ve görenekleri, sahte kimlikler, gizli ilişkiler ve yapay bir nezaket anlayışı etrafında gelişen komik olaylar dizisi aracılığıyla eleştirilir.
Yazarın kendi sözleriyle Ciddi Olmanın Önemi, “ciddi insanlar için uçarı bir komedi”dir. Cecily Cardew ve Gwendolen Fairfax, birbirlerinden habersiz Ernest’e â?ık olmuşlardır. Ancak Ernest, Cecily’nin vasisi Jack Worthing’in kırdaki evinden Londra’ya yaptığı düzenli ziyaretlere meşruluk kazandırmak için yarattığı, başı beladan kurtulmayan bir erkek kardeş, iflah olmaz bir boşgezer, hayali bir karakterden başkası değildir. Üstelik Jack, kendisini Gwendolen’a Ernest olarak tanıtmış ve genç kadının gönlünü bu adla kazanmıştır. Jack’in arkadaşı ve Gwendolen’ın kuzeni Algernon ise, Jack’in kırdaki evine yaptığı gizli ziyarette Cecily’nin ilgisini çekebilmek için kendisini Ernest olarak tanıtma yolunu seçmiştir. Dörtlü, bir hafta sonu tesadüfen Jack’in kırdaki evinde bir araya gelir ve gelişmeler, hayatlarını kökten değiştirecek bir gerçeği açığa çıkarır.
Middlemarch
Yazar: George Eliot
Çevirmen: Ünal Aytür
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 952
Kendi döneminde kadınların hapsolmaya zorlandığı fantezi dünyası yerine sıradan insan hayatının karmaşasını gözler önüne seren George Eliot, İngiliz edebiyatının başyapıtlarından biri olan Middlemarch’ta bireysel trajediler, küçük başarısızlıklar, küçük zaferler, sıkıntılı evlilikler ve seçimlerin önemi gibi meselelerle aslında sadece bir kasabanın sakinlerine değil, tüm insanlığa ışık tutuyor.
Umutsuz bir evlilik yapan Dorothea, yanlış seçimlerinin bedelini ödeyen genç doktor Lydgate, kimsenin sevmediği Bulstrode, hayal kırıklıklarıyla savaşan Fred Vincy ve daha nicesi. İdealizmin, hayal kırıklıklarının, aldatılmanın, sadakatin, engelleri aşmaya çalışan evliliklerin klasikleşen romanı Middlemarch’ı Ünal Aytür’ün özenli çevirisiyle yayımlıyoruz.
Scarlet Pimpernel
Yazar: Baroness Emma Orczy
Çevirmen: Ahmet Eliuz
Yayınevi: Maya Kitap
Sayfa Sayısı: 288
Eylül 1792, Paris
Çeteler Paris sokaklarına yayılmış. Her gün, hiçbir suçu olmayan yüzlerce insan, sadece asil ailelere mensup oldukları için giyotine gönderiliyor. Ölümü bekleyenlerin tek umuduysa İngiliz kahraman Scarlet Pimpernel’in gelip onları kurtarması…
Takma adını kırmızı yapraklı zarif bir çiçekten alan Scarlet Pimpernel tam bir kılık değiştirme ustasıdır, düşmanlarının burnunun dibinden kaçmayı her defasında başarır. Gerçek kimliğini gizleyen kahramanların ilk örneği olan Scarlet Pimpernel, bu özelliğiyle Batman ve Zorro gibi kahramanlara da ilham olmuştur.
Austen Diyarı’nda Gece Yarısı
Yazar: Shannon Hale
Çevirmen: Bilge Gündüz
Yayınevi: Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 360
Charlotte Kinder, Austen Diyarı’nda iki haftalık bir inziva için yola çıktığında eski kocası ile onun güzel, yeni karısını, kıymet bilmez çocuklarını ve Amerika’daki yaşamını ardında bırakacağı için son derece mutluydu. Başına bir şapka geçirdi ve usta aktörler eşliğinde konuklarına dillere destan Jane Austen dönemini yaşatan kır evinde konaklamaya başladı.
Pembrook Park’taki herkes rol yapıyordu ama Charlotte bir noktadan sonra rolün nerede bittiğini ve gerçekliğin nerede başladığını karıştıracaktı. Salon oyunları da tehditkâr bir hâl almaya başlayınca, Charlotte kendini güvende hissetmek için iyi bir korseden daha fazlasına ihtiyacı olduğunu fark etti. Ona kur yapıp duran Bay Mallery, göründüğü kadar güvenilemez biri miydi? Bayan Gardenside’ın gizemli hastalığı neydi? Gizli odada gördüğü gerçek bir ceset miydi? Ve belki de en önemlisi, Charlotte’ın kalbindeki cıvıltılar gerçek bir aşkın habercisi miydi?
Austen Diyarı’nda bu kez atılgan bir kahraman, bir sürü yeni ve korkutucu olay ve Austen’ın dünyasının uygun gördüğü sınırların dışına taşan bir romans sizleri bekliyor.
Rebecca
Yazar: Daphne Du Maurier
Çevirmen: Levent Göktem
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 488
1938 Ulusal Kitap En İyi Kurgu Ödülü
Gotik edebiyatın hak ettiği takdiri zaman içinde gören yazarlarından Daphne du Maurier’nin Rebecca’sı örnek bir tekinsiz mekân anlatısı. Sahne sanatlarıyla, yazarlıkla ilgilenen bir ailenin kızı olan ve derinlikli, sonunu açık etmeyen tekniğiyle pek çok eseri beyaz perdeye uyarlanan du Maurier iki dünya arasına sıkışmış, sırları ve tutkularıyla kendilerine çıkış yolu arayan karakterleriyle okura son sayfaya kadar şüphe, şaşkınlık vaat eden yazarlardan. Alfred Hitchcock’un aynı isimle sinemaya uyarladığı Rebecca ise unutulmaz bir başyapıt.
Adı anılmayan ikinci eş, sevdiği adamın peşinden gider ve cennet bahçesi gibi görünen Manderley Malikânesi’ne gelir. Ancak burası, kısa sürede hayatını esir alan bir heyulaya dönüşür. Bu evlilikteki sorunları çözmek zordur ama asıl dert, ölümüne rağmen bütün mekâna izlerini bırakan ve hayatlarına musallat olan ilk eş Rebecca’nın hatırasından kurtulmaktır.
Daphne du Maurier’den Rebecca, bazı evlerin karanlık koridorlarında gizli gizli gezinen, evlilik kurumunun saklı öznesini ortaya çıkaran o roman.
“Yirminci yüzyılın en etkileyici romanlarından, Rebecca bir mit ya da rüyanın korkutucu gücüyle kültürümüzün özüne usul usul yerleşti.”
Sarah Waters
“Fevkalade eğlenceli… du Maurier modern kadınların kendi hissettiklerini ölçebilecekleri bir tartı yarattı.”
Stephen King
İlginizi Çekebilir: Daha Karanlık Okumalar için 20 Atmosferik Gotik Roman
Floss Nehrindeki Değirmen
Yazar: George Eliot
Çevirmen: Gönül Suveren
Yayınevi: Everest Yayınları
Sayfa Sayısı: 742
İngiliz kırsalında, Floss Nehri kıyısında, babasının işlettiği bir değirmenin civarında doğup yetişen Maggie Tulliver, ağabeyi Tom’u taparcasına sevmektedir. Ancak ne Tom ne de ebeveynleri bu akıllı ve uçarı kız çocuğuna gereken ilgiyi gösterir. Kabına sığmaz Maggie yıllar içinde alımlı, fazlasıyla zeki bir genç kadın haline gelince, üzerindeki baskı ve sırtına yüklenen sorumluluklar artacak, bunlar arzularıyla tehlikeli derecede çatışacaktır. Taşra hayatının dar kalıplarına sığamayan Maggie, zamanla kendini farklı özelliklere sahip üç erkeğin kıskacında bulur: Ailenin sorumluluğunu yüklenen ağabeyi Tom, sanatçı Philip ve üst sınıf mensubu, çekici, tehlikeli Stephen…
Özellikle kardeşler arası rekabete içgörülü yaklaşımı, güçlü tutkuları en dolaysız haliyle aktarması, 19. yüzyıl İngiltere kırsalına ve yaşantısına dair muazzam gözlem gücü ve birey ile toplum arasındaki çatışmayı çarpıcı bir şekilde gözler önüne sermesiyle Floss Nehrindeki Değirmen, büyük yazar George Eliot’ın (Mary Ann Evans) kendi hayatından esinler taşıyan, en güçlü romanlarından biridir.
“George Eliot’ın romanlarında bir ahlaki yücelme duygusu, bir adalet sevgisi sezilir. Gerçek ve aydınlık, eserlerini sarar. O her şeye, iyi ve geniş yüreklilikle bakar.”
Henry James
“Floss Nehrindeki Değirmen’den iki sayfa okumak, beni gözyaşları içinde bırakmaya yeter.”
Marcel Proust