1. Ana Sayfa
  2. Benzer Kitaplar

Kya’nın Şarkı Söylediği Yer Hayranlarına 15 Kitap Önerisi

Kya’nın Şarkı Söylediği Yer Hayranlarına 15 Kitap Önerisi
0

Kya’nın Şarkı Söylediği Yer, aynı anda hem doğal dünyaya nefis bir övgü hem buruk bir büyüme çağı hikâyesi hem de muhtemel bir cinayetin şaşırtıcı hikâyesi.

Kya’nın Şarkı Söylediği Yer

Yazar: Delia Owens
Çevirmen: Filiz Çiçek
Yayınevi: Salon Yayınları
Sayfa Sayısı: 431

Kalbini Ne Kadar Koruyabilirsin?

Yıllar boyunca, Kuzey Carolina kıyısında sessiz bir kasaba olan Barkley Cove’da Bataklık Kızı ile ilgili söylentiler dolaşmaktadır. O yüzden 1969’un sonlarında, yakışıklı Chase Andrews ölü bulunduğunda kasaba halkı, hemen Bataklık Kızı dedikleri Kya Clark’tan şüphelenir.

Ancak Kya onların anlattıkları gibi biri değildir. Hassas ve zeki olan Kya yıllardır, evi olan bataklıkta martılarla arkadaş olmuş, kumdan dersler alarak tek başına hayatta kalmıştır. Yıllar sonra Kya’nın, dokunulmak ve sevilmek istediği dönem gelir. Kya’nın vahşi güzelliği, kasabadan iki genç adamın ilgisini çekince Kya, kendini yeni bir hayata açar, ta ki akla gelmeyecek bir şey olana kadar.

Barbara Kingslover ve Karen Russell hayranları için mükemmel bir roman olan Kya’nın Şarkı Söylediği Yer, aynı anda hem doğal dünyaya nefis bir övgü hem buruk bir büyüme çağı hikâyesi hem de muhtemel bir cinayetin şaşırtıcı hikâyesi. Owens bize, bir zamanlar olduğumuz çocuğun, bizi sonsuza dek şekillendirdiğini ve hepimizin, doğanın, güzel ve vahşi sırlarına tabi olduğumuzu hatırlatıyor.

“Owens bu kitapta, Kuzey Carolina sahilinin ıssız bataklık arazilerini, terk edilmiş bir çocuğun gözleriyle inceliyor. Ve kendi izolasyonunun içerisinde bu çocuk, gözlerimizi, onun özel dünyasının gizli harikalarına -ve tehlikelerine- açmamızı sağlıyor.”

The New York Times Book Review

“Kya’nın, insan ilişkilerine güvenmeyi öğrenmesinin acıklı hikâyesi, acımasız gerçekleri ortaya çıkaran sürükleyici bir cinayet gizemiyle birleştirilmiş. Hayret verici bir başlangıç.”

People Magazine

“Bu kitabı ne kadar sevdiğimi ifade edecek sözleri bulamıyorum bile! Bu hikâyenin bitmesini istemedim!”

Reese Witherspoon
kya'nın şarkı söylediği yer

Büyük Yalnızlık

Yazar: Kristin Hannah
Çevirmen: Sevinç Seyla Tezcan
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 528

Alaska, 1974.
Değişken. Acımasız. Vahşi.
Ve Bu Soğuk, Issız Topraklarda
Hayatta Kalma Mücadelesi Veren Bir Aile…

Vietnam Savaşı’nda esir düşen Ernt Allbright eve bambaşka bir adam olarak, tutarsız bir karakterle geri dönmüştür. Girdiği hiçbir işte dikiş tutturamayınca ani bir karar alır: Ailesiyle birlikte kuzeye, Alaska’ya taşınacak, medeniyetten uzak yaşayacaktır.

On üç yaşındaki Leni, anne ve babasının tutku dolu, fırtınalı ilişkisinin gelgitleriyle hırpalansa da yeni bir hayat kuracakları o uzak toprakların onlara iyi geleceğine inanır. Tek hayali, ait olduğunu hissedebileceği bir yuvadır. Annesi Cora ise sevdiği adam için her şeyi yapmaya, onun peşinden bilinmezliğe bile gitmeye hazırdır.

Başlarda Alaska, dualarının gerçek olması gibidir. Ancak kış yüzünü göstermeye başlarken her yer karanlığa gömülür ve Ernt’ün daha da bozulan psikolojisiyle birlikte Allbright ailesi sarsılmaya başlar. Artık kulübelerinin dışındaki tehlikeler, içerideki tehlikenin yanında sönük kalmaktadır. Gecelerin on sekiz saat sürdüğü karlar altındaki bu ıssız dünyada Leni ve annesi gerçeğin farkına varır: Yalnızdırlar ve onları kurtaracak kimse yoktur, kendilerinden başka…

Büyük Yalnızlık, aşkın saflığına olduğu kadar karanlık yüzüne de dikkat çekiyor ve bizi bir anne ile evladı arasındaki bağı hiçbir gücün koparamayacağına ikna ediyor.

“Bir kitabın beni bu kadar duygulandırdığını, öfkelendirdiğini ya da heyecanlandırdığını hiç hatırlamıyorum. Hannah aşkın bizi kurtarabilme ve mahvedebilme gücüne dair ustalık dersi niteliğinde bir eser yaratmış. Bu hikâye çok uzun süre benimle kalacak.”

Karen Swan

“Büyük Yalnızlık bize Kristin Hannah’nın çok sevilen Bülbül romanını anımsatıyor; sıradan insanların, özellikle de kadınların içindeki kahramanlara dikkat çekiyor. Müthiş bir roman.”

Erin Kodicek

“Bir ailenin zorluklar karşısındaki direncine, insan bedeninin ve ruhunun gücüne dair çarpıcı bir roman. Zalim aşkların, gençlik aşklarının ve hepsinden öte annelerin evlatlarına duyduğu aşkın hikâyesi.”

Nancy McFarlane
thumbnail
Önerilen Yazı
Büyük Yalnızlık Hayranlarına 11 Kitap Önerisi
büyük yalnızlık

Nehir Kuşlarının Şarkısı

Yazar: Lisa Wingate
Çevirmen: Özgün Çelik
Yayınevi: Nemesis Kitap
Sayfa Sayısı: 432

Büyük Buhran Amerikası’nda, Mississippi Nehri üzerindeki yüzer kulübelerinde yaşayan Foss ailesinin mutlu hayatı, bir anda darmadağın edilir. Yozlaşmış kamu görevlileri tarafından anne babalarından koparılan beş kardeş, kendilerini bir anda yürek dağlayan bir insanlık ayıbının ortasında bulurlar. Kardeşlerin en büyüğü olan Rill, bir yandan küçük kardeşlerini bir arada tutmaya çabalarken bir yandan da nehre ve ailesine, nehir kuşlarının şarkılarına, morsalkımların ve okaliptusların o büyülü dünyasına geri dönmenin yollarını aramakta, yeniden ailesine kavuşmanın hayalini kurmaktadır.

“Hayat filmlerden farksızdır. Her sahnenin kendine ait bir müziği vardır ve müzik o sahne için yaratılır, bizim anlayamayacağımız şekillerde ona dokunur. Biten bir günün ezgisini ne kadar seversek sevelim ya da gelecek günün melodisini ne kadar hayal edersek edelim, bugünün müziği ile dans etmeliyiz; yoksa adımlarımızı şaşırır, o âna uymayan bir şekilde etrafta sendeleyip dururuz.”

1930’ların Amerika’sında yaşanan gerçek bir skandaldan yola çıkılarak yazılmış Nehir Kuşlarının Şarkısı, tüm dünyada 1 milyondan fazla okurla buluşmuştur. O dönemlerde Eleanor Roosevelt’in evlat edinme yasası konusunda danışmanlık alacağı derecede ün yapmış Georgia Tann, gerçek bir hayırsever olarak lanse edilmektedir ve modern evlat edinme sürecinin âdeta kurucusu olarak gösterilir. Ancak bu işin görünen kısmıdır. Kapalı kapılar ardında yapılan yüksek ücretli anlaşmalar, yoksul ailelerin çocuklarının  kaçırılıp alıkonularak biyolojik ailelerinden koparılması gibi olaylar yıllarca gizli kalmıştır. Georgia Tann ve şebekesinin yaptıklarının bir kısmı kayıt dışıdır. Bu evlerde yaşayıp başka ailelere verilmiş çocuklar olduğu kadar, kötü şartlara dayanamayıp yaşamını kaybeden çocuklar da vardır.

Bu roman, herkesin bilip kimsenin önüne geçemediği bir dramın hem kurbanlarını hem de kahramanlarını satırlara dökerek ölümsüzleştiriyor. Nehir Kuşlarının Şarkısı, son yılların en ‘gerçek’ romanlarından biri olmaya aday.

nehir kuşlarının şarkısı

Talebe

Yazar: Tara Westover
Çevirmen: Duygu Akın
Yayınevi: Domingo Yayınevi
Sayfa Sayısı: 384

Tara Westover’ın bir doğum belgesi olmadı. Okul kaydı yoktu çünkü hayatında hiçbir sınıfa ayak basmamıştı. Tıbbi dosyası yoktu çünkü babası tıp biliminden ziyade kıyamete inanıyordu.

Çocukluğunda Mormon babasının bağnazlığa, erkek kardeşinin şiddete teslim oluşunu izledi. Ve on altı yaşına geldiğinde Tara kendi kendini eğitmeye karar verdi. Bilgiye duyduğu açlık onu Idaho’nun dağlarından çok uzaklara, okyanusların ötesine, bir kıtadan diğerine, Harvard’dan Cambridge’e taşıdı. Neden sonra aklına şu soru düştü: “Acaba fazla mı uzağa gittim?”, “Eve dönmenin hâlâ bir yolu var mı?”

Çıktığı günden itibaren dünya çapında büyük övgü toplayan, pek çok yayın organı tarafından yılın kitabı seçilen ve şu ana dek 40 dile çevrilen Talebe bir kendini inşa öyküsü. Tara Westover, hiddetli bir sadakatle bağlandığı ailesinin, eğitim sayesinde yaşadığı değişimin ve ayrılık kederinin hikâyesini bizzat kendi hayat hikâyesini büyük yazarlara özgü bir içgörüyle anlatıyor. Yürek burkan ve umut saçan bir hikâye bu.

“Sarsıcı. . . Tara Westover’ın hayat hikâyesi sıra dışı ama kitabın merkezindeki sorular hepimize dair: Sevdiklerimiz için kendimizden ne kadar ödün verebiliriz? Büyüyebilmek için onlara ne kadar ihanet edebiliriz?”

Vogue

“İlham verici.”

Bill Gates

“Muhteşem.”

Stephen Fry
thumbnail
Önerilen Yazı
Talebe Hayranlarına 11 Kitap Önerisi
talebe

Kızların Şehri

Yazar: Elizabeth Gilbert
Çevirmen: İstem Erdener
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 480

Hiçbir şey hayatını gerçek aşktan daha şiddetli bir şekilde sarsamaz…

O erkeklerden hiç bana âşık olan oldu mu diye merak ediyorsan, eh, bazıları oldu. Ama onları caydırmayı her zaman başardım.

Az önce iyi bir seks yaşamış bir erkeğin âşık olduğunu düşünmesi kolaydır. Ben de hayatımın bu noktasında sekste gerçekten iyiydim Angela. Yeterince pratik yaptığım bir gerçekti.

Hayatımın geri kalanını iyi bir kız olduğumu kanıtlamaya çalışarak geçirebilirdim ama bu gerçek kimliğime ihanet olurdu.

Böylece kendimi asıl isteklerimden mahrum bırakma fikrinden vazgeçtim ve kendimi mutlu etmenin yollarını aradım. Zaten bir kadın hayatının bir noktasında, sürekli utanç duymaktan yorulur. Bundan sonra, gerçek kimliği neyse o olmakta özgürdür.

kızların şehri

Auschwitz Dövmecisi

Yazar: Heather Morris
Çevirmen: Sevinç Seyla Tezcan
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 320

Lale Sokolov’un gerçek yaşam öyküsünden yola çıkılarak kaleme alınmıştır.

Ben onun koluna bir dövme yaptım, o ise adını kalbime kazıdı.

Slovakyalı bir Yahudi olan Lale Sokolov, Nisan 1942’de Auschwitz-Birkenau toplama kamplarına götürüldü ve Naziler tarafından diğer esirlerin kollarına, numaralarının dövmelerini yapmakla görevlendirildi.

İki buçuk yıldan uzun bir süre esir tutulan Lale hem vahşete hem de inanılmaz sevgi ve cesaret eylemlerine tanık oldu. Kendisiyle aynı kaderi paylaşan insanların hayatlarını kurtarmak amacıyla canını tehlikeye atarak ayrıcalıklı konumunu, katledilen Yahudilerden kalan mücevher ve paralar karşılığında yiyecek satın almak için kullandı.

1942 Temmuz’unda bir gün, 32407 numaralı Lale, koluna 4562 numarasının dövmesinin yapılması için titreyerek sırada bekleyen genç bir kadınla karşılaştı. O genç kadının adı Gita’ydı ve Lale onu gördükten sonra ne olursa olsun hayatta kalıp onunla evlenmeye yemin etti.

Binlerce mahkûmun koluna Yahudi Soykırımı’nın en çarpıcı sembollerinden biri haline gelecek olan dövmeleri yapmakla görevlendirilmiş Lale Sokolov’un gerçek yaşam öyküsü, umudun, aşkın ve insanlığın en kötü, en karanlık şartlarda bile ayakta kalabildiğine dair güçlü bir kanıt.

“Aşk bir yolunu buluyor, ne kadar ihtimal dışı, ne kadar imkânsız görünse de buluyor ve bu yürek sızlatan kitap da bunun güzel bir ifadesi.”

The Bookbag

“Savaş dehşetinin ortasında aşka, sadakate ve dostluğa dair hem acı hem de moral veren bir roman.”

Jill Mansell

“Auschwitz Dövmecisi insan davranışlarına en uç örneklerle dolu: içten gelen fedakârca sevgi eylemlerine karşılık kasten yapılan kötülükler. Bu kitabın içine çekilmeyecek, okurken gerçeklerle yüzleşip duygulanmayacak tek bir kişi bile hayal edemiyorum.”

Graeme Simsion
auschwitz dövmecisi

Oxford Yılım

Yazar: Julia Whelan
Çevirmen: Esra Doğu
Yayınevi: Hep Kitap
Sayfa Sayısı: 332

Ella Durran yirmi dört yaşında bir Amerikalı, çocukluğundan beri Oxford’da okumanın hayalini kuruyor. Ve nihayet hayali gerçek oluyor, yüksek lisansını yapmak üzere bu eşsiz üniversiteye geliyor. Daha havaalanındayken aldığı bir telefonla önemli bir başkan adayının seçim ekibinde çalışmaya başlıyor. Plan belli: Bir sene Oxford’da oku, seçimlere uzaktan destek ver, Washington’a dön, kendine siyasi dünyada bir yer edin.

Plan yapmayı ve planlara göre yaşamayı çok seven Ella’nın karşısına daha ilk haftada ona her şeyi sorgulatan bir adam çıkıyor. Yakışıklı, zeki, eğlenceli Jamie Davenport. Tabii ki bu yakınlaşmada da kuralları var Ella’nın: Tadını çıkar, bağlanma, sıkılınca dürüst ol, uzaklaş. Oxford’daki yılının sonu geliyor, işler değişiyor, planlar bozuluyor, kurallar yıkılıyor. Ella’ya tek bir soru kalıyor: Bir sene önceki hayallerini hâlâ düşlüyor mu? Julia Whelan’dan romantik ama bir o kadar da hüzünlü bir aşk hikâyesi…

oxford yılım

Ufak Yangınlar

Yazar: Celeste Ng
Çevirmen: Su Akaydın
Yayınevi: Yabancı
Sayfa Sayısı: 328

“Shaker Heights’taki herkes o yaz bunu konuşuyordu: Richardsonların en küçük çocuğu Isabelle, sonunda kafayı yemiş ve evi yakmıştı.”

Shaker Heights’ta yollardan, evlerin rengine kadar her şey en ince detayına kadar planlıydı. Kimse de bu ruhu, kurallara uymayı ilke edinmiş Elena Richardson’dan daha iyi yansıtamazdı.

Kızı Pearl’ü kendi başına büyüten Mia Warren sanatçıydı ve Shaker Heights’a yeni taşınmışlardı. Kısa süre içinde Richardsonların dört çocuğu da güvenli ve düzenli hayatlarından kopacak, hayatlarını ve kendilerini sorgulamaya başlayacaklardı.

Ancak hem Shaker Heights’ı bölen hem de Mia ile Bayan Richardson’ı iki farklı cephe almaya zorlayan bir dava patlak verince Bayan Richardson, Mia’nın geçmişini gün yüzüne çıkarmaya karar verecek, bunu takıntısı haline getirecek ve kendi ailesi ile Mia’nınkini parçalama tehlikesiyle karşı karşıya gelecekti.

“Ufak Yangınlar’ı tek solukta okudum.”

Jodi Picoult,

“Sıradışı… Ufak Yangınlar gibi kitaplarla sık sık karşılaşmıyoruz.”

John Green

“Zekice, komik ve şefkatli. İnanılmaz bir roman.”

Paula Hawkins
ufak yangınlar

Leylak Kızlar

Yazar: Martha Hall Kelly
Çevirmen: Nil Bosna
Yayınevi: Kanes Yayınları
Sayfa Sayısı: 496

“Keşke ölsem!” dediğinizde bir ses kulağınıza fısıldar; umut biraz uzakta ama hep var ve orada…

“Keşke ölsem!” dediğinizde bu kitapta okuduklarınızı hatırlayın, nedenlerinizi yeniden değerlendirin.

II. Dünya Savaşı sırasında Polonya, Almanya ve Amerika olmak üzere üç farklı coğrafyadan hayatları kesişen üç kadının nefes kesen hikayesi…

Kuzey Almanya’daki bir kadın toplama kampı olan Ravensbrück’te 130.000’den fazla kadın ya hastalıktan ya da açlıktan öldü. Ne yazık ki vahşice infaz edilenler de oldu. Bu kadınlardan bazıları Alman Dr. Herta Oberheuser tarafından insanlık dışı deneylere tabi tutuldu. Dr. Oberheuser, Alman askerlerinin yaşadıklarına karşı misilleme yaptığını düşünüyordu. 1939 Almanya’sında kendince farklı nedenleri vardı. Bu inanılmaz deneylerin kurbanlarına daha sonra Ravensbrück Tavşanları denildi.

New York Fransız Konsolosluğu’ nda çalışan ve insanlara yardım etmeyi hayat felsefesi olarak gören Caroline Ferriday’ın hikayesi; aslında savaşa karşı direnişi, Hitler’in ordusu Polonya’yı işgal edince başladı. Güçlü iradesi, kararlılığı ve muhteşem mücadelesi tarihe not düşüldü.

Tavşanlar’ın ise sahip oldukları tek şey umuttu. Onlara ne olursa olsun hayatta kalma gücü verdi.

Çok acı… Çok umut… Çok gerçek…

Dostluk, sevgi ve bir tadımlık aşk!

“İnanılmaz derecede dokunaklı ve unutulmaz… Bu etkileyici kitap, tarihi roman okuyucuları ve özellikle Kristin Hannah’ın Bülbül’ü ile Anthony Doerr’in Göremediğimiz Tüm Işıklar’ının hayranlarına hitap ediyor.”

Library Journal

“İçlerinden biri, kadın Nazi toplama kampı Ravensbrück’e gönderilince yolları kesişen üç kadının büyük bedeller ödediği sevgi dolu hikâyesi…”

PopSugar

“Leylak Kızlar üç kadının iç içe geçmiş hayat hikâyesini ilmek ilmek işleyerek anlatıyor. Kasia ve Herta’nın öyküleri samimi ve aynı zamanda dehşete düşürücü… Okurken adeta büyüleneceksiniz.”

Historical Novels Review
leylak kızlar

Kızıl Göğün Altında

Yazar: Mark Sullivan
Çevirmen: Aslıhan Kuzucan
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 470

İkinci Dünya Savaşı’nın gizli kahramanlarından birinin gerçek hayat hikayesinden esinlenen Kızıl Göğün Altında, tarihin en karanlık zamanlarından birinde yaşayan genç Pino’nun muhteşem cesaretinin ve direnişinin destansı öyküsü.

Pino Lella, Nazilerin savaşında hiçbir şekilde yer almak istemiyordu. Sıradan bir hayat süren sıradan bir gençti ve ilgilendikleri müzik, yemek ve kızlardan ibaretti. Ancak bu genç İtalyanın masumiyet dolu günleri sona ermek üzereydi. Milano’daki evi Müttefikler’in bombalarıyla yerle bir edilen Pino, Yahudilerin şehirden kaçmalarına yardım eden gizli bir topluluğa katılıp kendisinden altı yaş büyük Anna’ya aşık olunca hayatı bir daha eskisi gibi olmayacaktı.

Pino’dan Alman saflarına asker olarak katılmasını isteyen ailesinin niyetiyse onu muharebeden uzak tutmak ve korumaktı. Fakat Pino yaralandıktan sonra daha on sekiz yaşındayken Adolf Hitler’in İtalya’daki sol kolu, Nazi Almanyası’nın en gizemli ve güçlü komutanlarından General Hans Leyers’in şahsi şoförü olarak işe alınacaktı.

Pino bu sayede Alman Üst Komutasının içine sızarak Müttefikler için ajanlık yaparken aynı zamanda savaşın ve Nazilerin getirdiği dehşete göğüs germek zorunda kalacaktı.

“Aksiyon, macera, aşk, savaş ve epik bir kahraman – bunların hepsi tarihin en karanlık anlarının arka planında kendilerine yer buluyor. Mark Sullivan’ın Kızıl Göğün Altında romanı, başarılı bir İkinci Dünya Savaşı eserinde bulmak isteyeceğiniz her şeye sahip.”

Tess Gerritsen

“İncelikle yazılmış inanılmaz bir öykü; nefis ve muhteşem bir kitap.”

James Patterson
kızıl göğün altında

Normal İnsanlar

Yazar: Sally Rooney
Çevirmen: Emrah Serdan
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 264

Connell ve Marianne, İrlanda’nın küçük bir şehrinde yaşayan, aynı okula giden iki genç. Connell okulun en popüler ve başarılı öğrencilerindenken Marianne içedönük, sevilmeyen, hatta dışlanan bir tip. İkili bir gün sohbet etmeye başlar ve bu sohbet giderek uzar, ikisinin de hayatını değiştirecek bir ilişkiye dönüşür. Normal İnsanlar arkadaşlık, karşılıklı çekim ve aşk üzerine bir roman.

Sally Rooney lise yıllarından üniversiteye uzanan bir ilişkinin kaydını tutuyor; toplumda yer edinme ve özgürleşme mücadelesi veren, birbirlerinden asla ayrı kalamayan, ancak sevmek için de çetin sınavlar vermek zorunda kalan iki gencin hikâyesiyle bir kuşağı temsil ediyor.

normal i̇nsanlar

Sudaki İzler

Yazar: Catherine Steadman
Çevirmen: Cihat Taşçıoğlu
Yayınevi: Nemesis Kitap
Sayfa Sayısı: 432

Düşlediğiniz hayat,
bir kâbusa dönüşürse ne yaparsınız?

Birbirlerini tutkuyla seven Erin ve Mark’ın kusursuz yaşamları, balayı cenneti Bora Bora’nın berrak sularında gerçekleştirdikleri bir dalışla tamamen değişir. Suda buldukları bir şey, onları tehlikeli bir seçim yapmak zorunda bırakır: Ya buldukları şeyi bir sır olarak kendilerine saklayacaklar ya da herkese açıklayacaklardır. Ancak bunu yapmak göründüğü kadar kolay olmaz ve Erin ile Mark’ın, hayatlarını temelden sarsacak bir olaylar zinciriyle başa çıkmaları gerekir…

“Kesinlikle elinizden bırakamayacağınız bir kitap.”

New York Times

“Çağımızı yansıtan heyecan dolu bir roman. Catherine Steadman, kalemiyle okuru tatmin eden taze bir yazar. Hayal gücünün onu bir sonraki adımda nereye götüreceğini görmek için sabırsızlanıyorum.”

Louise Candlish
sudaki i̇zler

Eleanor Oliphant Gayet İyi

Yazar: Gail Honeyman
Çevirmen: Ferhan Ertürk
Yayınevi: Pegasus
Sayfa Sayısı: 376

Eleanor Oliphant hayatta kalmayı başardı. Ama yaşamaya nasıl devam edeceğini bilmiyor. Bu hayatta kalbini açtığın kadar mutlu olursun.

Oldukça basit bir hayatı var Eleanor’un. İşe giderken her gün aynı kıyafeti giyiyor, öğle yemeğinde aynı yemeği yiyor ve her cuma işten dönerken hafta sonu evde içmek için iki şişe votka alıyor. Dışarıdan bakıldığında mutlu bile görünebilir. Dikkatle programlanmış hayatında hiçbir eksik yok. Ama bazen de… sanki koca bir boşluğun içindeymiş gibi.

Eleanor’un etrafına ördüğü duvarlar çocukluğundan beri ilk kez, tatlı acı bir olayla yıkılma şansı buluyor. Şimdi hiç kimsenin garipsemiyor gibi göründüğü bu zor dünyada nasıl yolunu bulacağını öğrenmesi gerek. Ve bunun için de hayatı boyunca görmezdengeldiği, zihninin kuytu ve karanlık köşeleriyle yüzleşecek cesareti bulmalı…

Değişim bazen iyi bazen kötü olabilir. Yine de günleri dünyadan soyutlanıp saklanarak geçirmekten iyidir, değil mi?

Eleanor Oliphant Gayet İyi, yalnızlığın yıpratıcı etkisini ve küçük inceliklerin ne büyük değişikliklere yol açtığını anlatan farklı bir hikaye.

“Becerikli ellerden çıkan, inanılmaz derecede komik bu romanın kalbinde dostluğun ve insanlarla kurduğumuz iletişimin önemini bulacaksınız. Son derece tuhaf ve yalnızlığı seçmiş bir karakter olan Eleanor’a âşık oldum. Eleanor’un hayatının bir yabancı sayesinde nasıl değiştiğini okurken eminim siz de ona aşık olacaksınız.”

Reese Witherspoon

“Eleanor Oliphant daha önce karşılaşmadığınız tarzda biri. Onunla birlikte dünyanızın sınırlarını genişleteceksiniz.”

Gavin Extence

“Bu üşütük roman sizi önce sarsıyor, sonra güldürüyor ve heyecanı canlı tutan kurgusuyla tatlı ve romantik anlar yaşatıyor.”

People
eleanor oliphant gayet i̇yi

Penceredeki Kadın

Yazar: A. J. Finn
Çevirmen: Ozan Erdoğan
Yayınevi: Pena Yayınları
Sayfa Sayısı: 528

Gerçekten oluyorsa paranoya değildir…

New York’taki evinde yalnız yaşayan Anna Fox kendini tamamen evine kapatmıştır. Asla dışarı çıkmaz. Tüm günü içerek (bazen çok), eski filmleri seyrederek, eski zamanları anarak geçirir. Bir de komşularını röntgenleyerek.

Bir gün tam evinin karşısına Russell’lar taşınır. Bir baba, bir anne ve bir oğuldan oluşan muhteşem bir ailedir. Ama Anna, bir gece penceresinden onların evini gözlerken görmemesi gereken bir şey görür. İşte bundan sonra tüm dünyası altüst olur. Tüm sırları önüne dökülür.

Gerçek nedir? Hayal olan nedir? Kim tehlikededir? İpler kimin elindedir?

Bu sürükleyici psikolojik romanda hiç kimse ve hiçbir şey göründüğü gibi değil.

“Muhteşem. Nefes kesici. İnanılmaz.”

Gillian Flynn

“Elinizden bırakamayacağınız nadir kitaplardan biri… Nefis ve ürkütücü.”

Stephen King

“A. J. Finn usta dokunuşuyla yeni bir yetenek.”

Tess Gerritsen
penceredeki kadın

Şair X

Yazar: Elizabeth Acevedo
Çevirmen: Ebru Telkenaroğlu
Yayınevi: Salon Yayınları
Sayfa Sayısı: 368

Xiomara Batista, yaşadığı Harlem semtinde, duyulmadığını ve saklanamadığını hissetmektedir. Vücudundaki kıvrımlar ortaya çıktığından beri, yumruklarının ve yırtıcılığının onun yerine konuşmasına izin verir.

Ama Xiomara’nın söylemek istediği çok şey vardır ve bütün hayal kırıklıklarını ve tutkusunu, deri kaplı bir defterin sayfalarına döker, kelimelerini bir dua gibi kendi kendine tekrar eder—özellikle de, biyoloji sınıfındaki Aman isimli bir çocuğa, ailesinin asla öğrenmemesi gereken hisler beslemeye başladıktan sonra. Annesinin, kızını kilisenin kurallarına uymaya zorlama konusundaki kararlılığı yüzünden, Xiomara düşüncelerini kendisine saklaması gerektiğinin farkındadır.

Okulundaki doğaçlama şiir kulübüne davet edildiğinde, annesinin kuralları yüzünden değil sözcüklerini seslendirmek, toplantılara katılmasının bile mümkün olmadığını düşünür. Yine de şiirlerini sergileme fikrini aklından çıkaramamaktadır. Çünkü onu duymak istemeyen bir dünyaya inat, Xiomara sessiz kalmayacaktır.

“Şiirin gücünü yüzünüze çarpacak ve kalbinize dokunacak bir hikaye.”

Laurie Halse Anderson

“Harikulade bir başarı.”

Daniel Jose Older

“Şair X, enerjiyle parlıyor, sahicilik ve ses yayıyor. Bu inanılmaz derecede bağımlılık yapan ritmik kafiyeli romandaki her şiir, yüksek sesle okunmak için yalvarıyor. Xiomara, her dönemeçte okuyucular tarafından desteklenecek bir ana karakter. X’in de söyleyeceği gibi, Acevedo engelleri aşmış. Bunu sakın es geçmeyin.”

Justine Ireland
şair x

Aramızdaki Kadın

Yazar: Greer Hendricks, Sarah Pekkanen
Çevirmen: Mehmet Gürsel
Yayınevi: Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 448

Kocasından ayrılmak zorunda kalan kıskanç bir kadının hikâyesini okuduğunu düşüneceksin. Kendi yerini alan genç ve güzel kadını saplantı haline getirdiğini düşüneceksin. Karmaşık bir aşk üçgeni diyeceksin. Tahminlerinden o kadar emin olma… Satır aralarını dikkatle oku.

“Acayip zekice…”

USA Today

“Ağzınız açık kalacak. Unutulmaz.”

Publisher’s Weekly

“Kayıp Kız’dan beri en iyi gerilim romanı.”

In Touch Weekly
aramızdaki kadın

E-Bülten Abonesi Olun

En yeni içeriklerimizden ilk sizin haberiniz olsun!

İstenmeyen posta göndermiyoruz! Gizlilik politikamızda daha fazlasını okuyun.
Lütfen spam klasörünü kontrol edip güvenli olarak işaretleyin.

İlginizi Çekebilir

Bültenimize Katılın

Hemen ücretsiz üye olun ve yeni güncellemelerden haberdar olan ilk kişi olun.

Yazar Hakkında

2017 yılının Aralık ayında kurulan ve farkındalık yaratmak amacıyla gönüllülerin oluşturduğu bir topluluk.

Yorumunuzu Bekliyoruz