İthaki Yayınları Minima Serisi’nde gündelik yaşantımızda üzerinde çok durmadığımız ve belki de sorgusuz sualsiz kabul edilentemaları ve nesneleri bulacaksınız.
İlginizi Çekebilir: İthaki Yayınları Bizim Hikaye Dizisi
İlginizi Çekebilir: İthaki Yayınları Arşiv Dizisi
İlginizi Çekebilir: İthaki Yayınları Pangea Kitaplığı
İlginizi Çekebilir: İthaki Yayınları Japon Klasikleri
İlginizi Çekebilir: İthaki Yayınları Unutulmuş Fantastik Klasikler
İlginizi Çekebilir: İthaki Yayınları Kapsül Novella Kitaplığı
İlginizi Çekebilir: İthaki Yayınları – Karanlık Kitaplık
İthaki Yayınları Minima Serisi
El
Yazar: Darian Leader
Çevirmen: Erkal Ünal
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 144
Uygarlığın tarihi ellerimizi nasıl meşgul tuttuğumuzla belirlenmiştir. İcat ettiğimiz ilk aletlerden papirüse, ceplerden mendillere, sigaradan kaydırmalı ekranlara varıncaya dek ellerimizi daima bir şeylerle meşgul tutmuşuzdur.
Durmak bilmeyen bu faaliyetin, bu kıpır kıpırlığın bir sebebi olsa gerek diye düşünürüz. Ne de olsa, ellerimiz dünyada bir yol bulmamızı sağlayan işlevsel araçlardır. Ama aslında salt zorunluluktan çok daha fazlası söz konusudur. Ellerimizi neden hiç hareket ettirmeden tutamayız? Fiziksel jestlerle zihinsel çalkantılarımız arasında nasıl bir bağlantı vardır? Ve tüm bunlar bize kendimize dair neler söyler?
Popüler kültür, psikanaliz, çocuk gelişimi ve teknoloji gibi çeşitli alanlara göndermelerle bu hayati uzvu odağına alan Darian Leader, ellerimizle neleri niye yaptığımızı kendine has o berrak ve sürükleyici üslubuyla anlatıyor. El’de, bizi biz yapan şeyleri çarpıcı bir açıklıkla öğreneceksiniz.
“Cüretkâr ve özgün nitelikteki bu kitabında… Darian Leader o keskin gözlem yeteneğiyle birçok etkileyici gözlemde bulunuyor.”
Julian Baggini
Toz
Yazar: Michael Marder
Çevirmen: Öznur Karakaş
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
“İnce şeylerin hatırını gözeten” minima dizimizin ikinci kitabı olan Toz’a, “Onunla ne kadar savaşırsanız savaşın, toz her şeye sirayet eder. Kabarık topaklar, hattâ katmanlar halinde toplanır, şeylerin hatlarına uydurur kendini ve zamanın akışını işaretler. Kendi içinde, bir toplanma yeridir de, olmuş ve olacak olandan mürekkep gelişigüzel bir topluluk, bir izler kataloğu, bir tehditler envanteri ve bir vaatler kümesi,” diyerek başlıyor Michael Marder.
Üzerine eğildiği konuyu, tıpkı sınır tanımayan tozun, bu ince şeyin kendisi gibi, çeşitli teoriler arasında köprüler kurarak inceleyen bu disiplinlerarası çalışma, gündelik hayata, sanata ve edebiyata da sıkça göndermede bulunuyor. Bugün varoluş, biraradalık ve adalet hakkında düşünmek istiyorsak, kendimize toz kondurmamamıza neden olan insan-merkezci kibirden sıyrılmamızı sağlayacak tozun bize kimi anahtarlar sunabileceğini gösteriyor.
Toz’u okuduktan sonra, içinde bulunduğunuz ve adım attığınız her yere farklı bir gözle bakacaksınız.
“Toz, mücevher niteliğinde bir felsefi metin.”
Marcia Sá Cavalcante Schuback, Södertörn Üniversitesi Felsefe Profesörü
“Bu kitap kelimenin tam anlamıyla yüzeysel, ama insanların tüm yapıp ettiklerinin olmazsa olmaz bir parçası olan, kendimiz de toza dönüşene dek bize oldum olası eşlik eden bir şeyin sorgu sual edilmeyen derinliklerine dalıyor.”
Edward S. Casey, State University of New York at Stony Brook Felsefe Profesörü
Cam
Yazar: John Garrison
Çevirmen: Songül Bakar
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
“İnce şeylerin hatırını gözeten” minima dizisi üçüncü kitabıyla yoluna devam ediyor.
Saydam olduğu varsayılan ve dolayısıyla üzerine pek düşünülmeyen yaygın bir nesne olarak camı irdeleyen John Garrison, düşüncenin alanını tek bir nesne üzerinde genişletme deneyine girişiyor bu kitapta. Tarih boyunca içinde bulunulan dönemin kültürüne göre farklı işlevlere ve anlamlara bürünmüş camın hep başka dünyalara pencereler açtığını yalın bir dille anlatıyor. Cam hakkındaki muhtelif tasvirler ile camın yeni etkileşimler için eşsiz bir vaat sunduğu iddiasında olan gelecek vizyonları arasında düşünce açısından ilham verici bağlantılar kuruyor. Kutsal metinlerden Shakespeare ve Rönensans’a, Azınlık Raporu ve Uzay Yolu gibi popüler bilimkurgu filmlerinden gelişen güncel interaktif teknolojilere uzanan örneklerle meramını somut bağlamlara oturtarak, gündelik dünyamızı her geçen gün daha da saran cama dair ufuk açıcı içgörüler sunuyor.
Kırılmadığı ya da çatlamadığı sürece camı nadiren düşünüyoruz, ama işte bu kitap bunun için iyi bir fırsat.
“[Cam] kendini bakmaya yarayan, içerdiklerine parlaklık katan, görüş alanımıza yerleşen ve farkına varıp etkileşime girmek zorunda olduğumuz bir şey olarak sunan bir maddenin özünü imbikten geçiriyor.”
Julin Yates, Los Angeles Review of Books
“Bu harikulade kitap bizi bir nevi aynanın karşısına geçiriyor ve gündelik bir materyale bambaşka bir gözle bakmamızı sağlıyor.”
Colin Milburn, California Davis Üniversitesi, İngilizce ve Bilim ve Teknoloji Çalışmaları Profesörü
Kitaplık
Yazar: Lydia Pyne
Çevirmen: Ümid Gurbanov
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
Kitaplarınız evinizin hangi kısmında? Neye göre sınıflandırıyorsunuz kitaplarınızı? Başkalarının veya büyük kurumların kitapları nasıl düzenlediğine hiç dikkat ettiniz mi peki? Bu soruları cevaplarken başvuracağımız temel bir nesne var ki o da kitaplık. Buna benzer suallerin insanlık tarihi boyunca hep sorulageldiğini belirten antropolog ve tarihçi Lydia Pyne, “ince şeylerin hatırını gözetmeye çalışan” minima kurgudışı dizimizin ilk kitabı olan Kitaplık’ta, okuma kültürünün maddi bir nesnesi olarak kitaplık aracılığıyla bizi kısa bir gezintiye çıkarıyor.
Antik Roma dünyasından başlayarak Ortaçağ katedrallerindeki zincirli kitaplıklara, 20. yüzyıl başında New York’ta inşa edilen muazzam halk kütüphanesinin devasa raflıklarından günümüzde pek çoğumuzun evine girmiş çeşitli tarzdaki kişisel kitaplıklara kadar uzanan geniş bir sahayı ele alan Pyne, bu anlatısını edebiyattan örnekler ve ilginç anekdotlarla zenginleştiriyor. Kitaplığın sadece saklamaya, tutmaya yarayan bir nesne olmadığını, hayata dair bakış açımızı ve değerlerimizi de yansıttığını, zaman içinde biçimsel olarak evrilen bir araç olduğunu anlatıyor. Dijital aygıtların ve kaynakların yaygınlaşmasına rağmen, gerek bir mecaz gerek somut bir nesne olarak önemini devam ettiren kitaplık üzerinde düşünmeye çağırıyor bizi.
Yalnızca kitap kültürüne ve tarihine merak salan tutkunların değil, kitap okuyan herkesin sayfalarını ilgiyle karıştıracağı, kitapla kurduğu ilişkiyi düşünmek için faydalanabileceği bir çalışma bu. Kitaplık’ı okuduktan sonra onları sakladığınız yerlere, yani kitaplıklara farklı bir gözle bakacaksınız.
Atık
Yazar: Brian Thill
Çevirmen: Gökçe Çiçek
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 112
Antroposen Çağı’nınen büyük sorunu olan “atık”, tıpkı maddi hacmi gibi kapsama alanı giderek genişleyen ve tasnif çabamıza karşı koyan bir kavram. Üstelik “dijital atık” diyebileceğimiz yeni türler de doğuruyor. Hepsinin arkasında ise yönetmekte zorlandığımız bir “arzu ekonomisi” mevcut. Zira atık aynı zamanda “artık arzulamadığımız” şey demek.
Brian Thill’in bu küçük kitabı, dünyayı ve hayatımızı işgal eden, gözden çıkardığımız, kullanmadığımız, görmek istemediğimiz ya da istediğimiz her türden atığın, çöpün oluşturduğu manzaraya panoramik bir bakış, felsefi bir deneme niteliğinde.
“Etrafa saçılmış tüm bu nesneler arasında, görkemli antik anıtların harap olmuş kalıntılarından çok, çağımızda onların yerini almış diğer atık sınıflarına ilgi duyuyorum: toprağa gömülü video oyunları, yeryüzünün kilometrelerce altında bozunmakta olan plutonyumun yavaş sızıntısı, ağaca takılmış naylon torba; tavan aralarımızda, ambarlarımızda ve oturma odalarımızda biriken çerçöp, uzayda savrulan uydu enkazları. Bunlar gelecek ile tutuştuğumuz bahse koyulmuş fişler. Sonunda su şişelerimiz, web sitelerimiz, çocuk menülerinden çıkan oyuncaklarımız, ve bombalarımız, zaman ve insanlık hakkında tıpkı Özgürlük Anıtı, Çin Seddi ve Kolezyum’un kaderleri kadar çok şey söyleyecek.”
Sessizlik
Yazar: John Biguenet
Çevirmen: Selçuk Aylar
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 136
John Biguenet, 21. Yüzyıl’da bize daha da yabancılaşan bir kavram olan “Sessizlik” hakkında düşünürken, içerik bakımından zengin ve renkli bir kitap sunuyor. Yalnızlık ve sessizlik arasındaki ilişki; sessiz okuma sırasında neler olup bittiği; sahne sanatları, müzik ve sessizlik; cinsiyetçi ya da politik susturma; sırlar ve sessizlik: İnternet ve ifşa gibi temalar etrafında gezinen yazar, sessizliği elde etmenin pek de kolay olmadığını gözler önüne seriyor.
“Günümüzde sessizlik en gözde tüketim maddelerininkine rakip fiyatlarla alınıp satılan ticari bir meta haline geldi. Jane AustenMansfield Park’ta, ‘Sessizliğin lüksünü tadalım’ diye yazar. Maalesef bu lüksün fiyatı her geçen gün tüketicilerin çoğunun gücünü aşacak şekilde artıyor.”