Vahşetin Çağrısı, Amerikan edebiyatının büyük ustalarından Jack London’ın unutulmaz romanı Vahşetin Çağrısı hemen hemen tüm dillere çevrilmiş, gerçek anlamda bir klasik niteliği kazanmıştır.
Vahşetin Çağrısı
Yazar: Jack London
Çevirmen: Seçkin Selvi
Yayınevi: Can Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
Amerikan edebiyatının büyük ustalarından Jack London’ın unutulmaz romanı Vahşetin Çağrısı hemen hemen tüm dillere çevrilmiş, gerçek anlamda bir klasik niteliği kazanmıştır.
Dünya edebiyatında kendi kendini yetiştiren yazarların en yetkin örneklerinden biri olan Jack London, en güçlü ve etkileyici yapıtlarından biri sayılan Vahşetin Çağrısı’nda, kızağa koşulan bir kurt köpeğinin amansız yaşam savaşını anlatır. Alaska’nın yabanıl ortamında yaşayan insanların acımasızlığından payına düşeni alan Buck, ayakta kalabilmek için inanılmaz bir savaş verecek, giderek yabanın çekiciliğine kapılarak özgür seçimini yapacaktır.
Ne ki, Buck’ın bir köpek olduğunu bilmesek, onun başından geçenleri bir insanın zorluklarla dolu yaşamöyküsü olarak da okuyabiliriz. London, bir köpeğin öyküsünün ardında, insanlık durumunun ürkütücü bir panoramasını önümüze serer.
Sokak Kızı Maggie
Yazar: Stephen Crane
Çevirmen: Nilgün Miler
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 112
New York’un soygunlara, cinayetlere, fuhuşa sahne olan, göçmenlerle yoksulların yaşadığı kesimlerinin hiç de yabancısı olmayan Stephen Crane, 1893’te Johnston Smith müstear ismiyle yayımladığı Sokak Kızı Maggie’de kendi gözlemlerinden faydalanır. İrlandalı göçmen bir ailenin üç çocuğundan biri olan, alkolik ebeveyn şiddetinin ve zorlu sokak şartlarının gölgesinde savunmasız kalan Maggie; kötü geçen çocukluğunun ardından daha iyi bir hayat düşüyle etrafına imrenerek bakan ve sevilmek isteyen bir genç kadına dönüşür. Büyük şehrin kenarda köşede kalmış insanlarının gündelik hayatını ve alışkanlıklarını anlatan Crane, bize dönemin New York’undan bir kesit sunar.
Yazar 21 yaşındayken ilk kitabı Sokak Kızı Maggie ’yi yayımladığında, fazlasıyla gerçekçi ve izlenimci olan eser okurların tepkisini çekmişti. Bugünse Crane’in gitgide büyüyen bir şehirde sadece insanların yaşadığı çevrenin değil, insan doğasının da değiştiğini ortaya koyan eserlerinin ilk örneği olarak kabul ediliyor ve pek çok akademik çalışmaya konu oluyor.
Kaçırılan Çocuk
Yazar: Robert Louis Stevenson
Çevirmen: Bülent O. Doğan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 120
David, ailesiyle fakir ama mutlu bir yaşam sürmektedir. Öğretmen olan babası oğlunu iyi kalpli, akıllı ve cesur biri olarak yetiştirmiştir. Ancak anne ve babasının genç yaşta ölümünün ardından delikanlı tek başına kalır. Babasının vasiyeti üzerine başka bir kentte yaşayan akrabalarının yanına gider. David’in amcası hayattadır ve çok zengin bir adamdır. Delikanlı amcasıyla karşılaştıktan kısa süre sonra aslında bu büyük servetin kendisine ait olduğunu öğrenir. Ancak amcasının da ondan kurtulmak için planları vardır. Olaylar beklenmedik şekilde gelişir ve David kendini inanılmaz bir maceranın içinde bulur.
Son Mohikan
Yazar: James Fenimore Cooper
Çevirmen: Okan Özler
Yayınevi: Abis Yayınları
Sayfa Sayısı: 400
Son Mohikan’da İngiltere ve Fransa arasındaki sömürge savaşlarına sahne olan Kuzey Amerika’nın uçsuz bucaksız ormanlarında yaşanan amansız bir takibe tanıklık ediyoruz.
Lake George çevresinin eşsiz güzelliğini kana bulayan William Henry Katliamı’yla çakışan mücadele dolu yolculuk, bir yandan kendi topraklarında sürgün hayatı yaşayan “Kızılderili”nin hayatta kalma savaşına ışık tutarken, bir yandan da bu toprakların asıl sahibini çoktan altetmiş olan beyaz adamın kıtanın hakimiyeti için kendi arasında verdiği savaştan bir kesit sunuyor.
Yazar kendisine emanet edilen genç kadınların güvenliğini sağlamaya çalışırken, bir de yabancısı olduğu bir çevrede hayatta kalma mücadelesi vermek zorunda kalan Binbaşı Heyward’ı en umutsuz anında imdadına yetişecek üç yoldaşla karşılaştırıyor.
Genç bir subay ve aşık bir erkek olarak Heyward, Şahingöz, Chingachgook ve Uncas’ın yardımlarıyla amansız Magua’ya karşı uzun soluklu bir mücadeleye girerken, arka planda 1757 Savaşı olan hızıyla yeni kıtanın tarihini yazıyor.
Al Midilli
Yazar: John Steinbeck
Çevirmen: Rasih Güran
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 97
Steinbeck’in doğaya ve insana on yaşındaki bir çocuğun gözünden baktığı Al Midilli kendi edebi kariyerinde olduğu kadar Amerikan edebiyatında da bir dönüm noktası.
Salinas Vadisi’ndeki bir çiftlikte anne-babası ve yardımcıları Billy Buck’la yaşayan Jody’nin tekdüze hayatı babasının hediye ettiği al bir midilliyle renklenir. Jody’nin henüz tay olan midilliye binebilmesi için hem tayın büyümesini beklemesi hem de onu eğitmesi gerekir. İnsan doğasının zayıflıklarını ve karmaşıklığını resmetme ustası Steinbeck, kendi çocukluk anılarından esinlenerek kaleme aldığı Al Midilli’de ergenliğin ıstıraplarını gözler önüne seriyor.
“Jody’nin henüz tay olan midilliye binebilmesi için hem tayın büyümesini beklemesi hem de onu eğitmesi gerekir. İnsan doğasının zayıflıklarını ve karmaşıklığını resmetme ustası Steinbeck, kendi çocukluk anılarından esinlenerek kaleme aldığı Al Midilli’de ergenliğin ıstıraplarını gözler önüne seriyor. “Al Midilli, Steinbeck’in kendi kişisel ve sıradan deneyimlerini ‘sanatın simyası’ aracılığıyla evrensel masallara dönüştürme konusundaki becerisini gösteriyor.”
John Timmerman
“Bir başyapıt… Çocukluğun yürek burkacak kadar gerçek bir tablosu.”
Clifton Fadiman
Amerikalı
Yazar: Henry James
Çevirmen: Mustafa İrfan Seyrek
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 448
Henry James’in başyapıtı denebilir Amerikalı için. Gerçekçi anlatımını romantik-melankolik çıkışlarla bezeyen James, bu çarpıcı romanında bir dönemin, yani 19. yüzyıl Avrupası’nın kusursuza yakın bir panoramasını sunuyor. Anlatının mekânsal merkezi 19. yüzyılın bir tür arzu nesnesi sayılabilecek Paris’tir. Özellikle entelektüel açıdan büyüleyici bir kenttir Paris ve dünyanın dört bir yanından insanları mıknatıs gibi kendisine çekmektedir. Avrupa kıtasının kültürel nabzı Paris’te atmaktadır.
Müzik, edebiyat, resim ve diğer sanatlardaki gelişmelerin sunumu Amerikalı’nın estetik dokusunu oluşturur. Romanın esas karakteri Newman, Fransız aristokrat sınıfıyla temas kuran, meraklı, davranışlarında rahat bir karakterdir. He ne kadar varlıklı olsa da hoşlandığı kadınla evlenmesinin önünde yığınla engel vardır; kültüre düşkün, sanata meraklıdır ama nihayetinde bir “lord” değildir, alaya alınır, yer yer gururu incinir, ama ısrarcıdır da:
“Newman kafası karışık bir durumda kıza baktı. Suçlanmış olduğu komik çam devirmelere karşın, budalalıktan çok uzak biriydi. Kız bir oyun oynamaktaydı; kendisinin estetik açıdan gelişmemiş olmasına acıyor değildi. Kazanmayı umduğu şey neydi? Kız büyük oynuyor, yüksek risk alıyordu; elde edeceği ödül de ona göre olmalıydı. Newman, ödülün büyük olabileceğini öngörse de, arkadaşının yürekliliğini hayranlıkla karşılamaktan kendini alamıyordu. Önemli miktarda bir parayı, bir eliyle yapmak istediği şeyler için tutarken, diğer eliyle havaya saçıyordu.”
İki farklı dünya arasındaki gerilimlerin serinkanlı bir biçimde işlendiği Amerikalı, miadını doldurmak üzere olan bir dünya ile şekillenme faslında olan bir dünya arasındaki var olma krizlerine ışık tutuyor. Bu açıdan tarihsel bir niteliğe de sahip…
Prens ve Dilenci
Yazar: Mark Twain
Çevirmen: Deniz Canefe
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 336
“Amerikan edebiyatının babası” Mark Twain’in 1881 yılında yayımlanan romanı Prens ve Dilenci, Londra’da aynı günde çok farklı hayatlara doğan iki oğlan çocuğunu merkeze alıyor. Galler Prensi Edward ile dilenci Tom Canty. Birbirlerine benzerliklerini şans eseri fark eden iki genç yer değiştirmeye karar verdiğinde insanın toplumsal sınıfı ve kimliğinin, hayattaki diğer pek çok şey gibi, şans eseri belirlendiğini öğrenecekleri bir yolculuğa çıkıyorlar.
Genellikle çocuklar için yazıldığı düşünülen bu tarihi satirik roman adaletsiz yasaları, barbarca cezaları, batıl inançları ve dini hoşgörüsüzlüğüyle 16. yüzyıl İngiltere’sinin bir portresini çiziyor.
“Twain, ahlak anlayışını kitaplarına mizah, ince zeka ve -Prens ve Dilenci’de olduğu gibi- harika bir kurguyla yerleştirebilen bir dâhiydi.”
E. L. Doctorow
Kara Rüzgar
Yazar: Walter Farley
Çevirmen: Anıl Ceren Altunkanat
Yayınevi: Beyaz Balina Yayınları
Sayfa Sayısı: 248
Hindistan’da amcasıyla birlikte geçirdiği iki ayın ardından New York’taki ailesinin yanına dönmek üzere gemiyle yola çıkan Alec, eve dönüş yolculuğunun onun için tehlikelerle dolu bir maceraya dönüşeceğinden habersizdir. Gemisi fırtına yüzünden batınca Alec kendini, hayatında gördüğü en vahşi atla birlikte ıssız bir adada bulur. Küçük bir Arap limanından gemiye bindirilmiş olan bu simsiyah aygır Alec’in hayatını kurtarmıştır. Zamanla Alec’e yakınlık göstermeye, hatta sırtına binmesine izin vermeye başlayan bu muhteşem hayvan bundan böyle Alec’in hayatının ayrılmaz bir parçası olacaktır.
1941 yılında yayımlandığından bu yana her yaştan okurun büyük beğenisini kazanan Kara Rüzgâr, yirmi dile çevrilmiş ve sinemaya uyarlanmıştır.
Abşalom, Abşalom!
Yazar: William Faulkner
Çevirmen: Aslı Biçen
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 296
1897’de, Mississippi, New Albany’de doğan William Faulkner, 20. Yüzyıl Amerikan Yazınının yetiştirdiği en büyük yazar ve modern dünya romancılarının en iyilerinden biridir. Romanları, doğup büyüdüğü güneyin efsanesinden esin alır. Bu yüzden iç savaş, zenci sorunu gibi konuları sık sık işlemiştir. Ailesinin onur, beyazların sosyal konumu, tarihi kahramanlıklar gibi konulara yaklaşımı da Faulkner’a yapıtları için malzeme oluşturmuştur.
Ülkemizde “Ses ve Öfke”, “Döşeğimde Ölürken”, “Kutsal Sığınak”, “O Ağustos Güneşi”, “Ayı” gibi kitaplarıyla tanınan yazarın en önemli romanlarından biri olan “Abşalom, Abşalom!”, Aslı Biçen çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlandı. Faulkner’ın yarı-kurgusal bölgesi Yoknapatawpha’da geçen “Abşalom, Abşalom!”, Thomas Sutpen’in ve sonunda kendi oğulları tarafından mahvedilen planının -1830’larda, Missisippi’de bir hanedanı ağır ağır sürdürmek- hikâyesi üzerine kurulu.
“Kitab-ı Mukaddes”ten Güney’in efsanesine, oradan da modern dünyanın karmaşısına uzanan roman, farklı anlatıcılar aynı olayları üst üste anlattıkları için tekrarlar üzerine kuruluymuş sanısı yaratır; aslında okuyucudan doğrunun eksik anlatımlarından geçerek, doğruyu daha derin bir biçimde kavramesı beklenmektedir.
Karmaşık dil yapısıyla zor okuma uğraşlarını seven okur için biçilmiş kaftan olan “Abşalom, Abşalom!”, -Murat Belge’nin deyişiyle- tiz sesle yazılmış bir güney profili. Faulkner’ın romanlarındaki kuruluş bir senfoniyi andırır. Keskin bir toplum gözlemcisi olan Faulkner, ilk bakışta yapıtlarının yapılarını okurdan gizlemeye çalışır gözükse de, aslında kitaplarında tüm ipuçlarını vermiştir.
Diğer Faulkner romanlarında olduğu gibi “Abşalom, Abşalom”da da tekrarlar ve geri-dönüşler sık sık kullanılır: Sutpen ailesinin öyküsü, önce Miss Rosa tarafından Quentin Compson’a anlatıldığı sıra, Quentin Compson’ın bilinci yoluyla bize parça parça sunulur. Sonra Quentin aynı öykünün öteki episodlarını da babasından dinler; daha sonra da Quentin, Shreve’e anlatmaya çalışır; en sonunda her ikisi de Sutpen öyküsünün bilinmeyen parçalarını kendi hayallerinde canlandırırlar ve okuyucu da o anda onlarla işbirliği yapar.
Faulkner, doğrunun tek yanlı olarak kavranabileceği üzerindeki şüphesini böylece dolaylı olarak açıklamış olduğuna göre, okuyucuyu da aynı eylem örneklerini ayrı ayrı görüş açısından incelemeye zorlarken, tipleri bir sanatçı ustalığıyla canlı olarak sunmaktan başka bir şey yapmak niyetinde değildir. İlişiğindeki Yoknapatawpha haritasıyla güneye, alınyazısına ve Faulkner’a bir yolculuk bileti…
Therese Raquin
Yazar: Emile Zola
Çevirmen: Aslı Anar
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Sayfa Sayısı: 272
“Sevgililer ilk andan itibaren gereksinim duydukları bağı kaçınılmaz, doğal bir biçimde buldular. İlk buluşmalarında utanmadan, kızarıp bozarmadan, yakınlıkları birkaç yıldan beri sürüyormuş gibi senli benli konuşmaya başladılar, öpüştüler. Yeni durumlarını mükemmel bir sükûnet ve arsızlıkla rahatça yaşadılar.”
Zola, yayımlandığı dönemde büyük tartışmalara yol açan romanı Thérèse Raquin’de, üç ana karakterin, birbirinden farklı üç kişilik yapısının çatışmasını inceler. Aşk ve ölümün tüm yanlarıyla işlendiği bu roman okurlarını hem şoke etmiş hem de büyülemiştir. Bayan Raquin, oğlu ve geliniyle taşradan Paris’e taşınır. Bayan Raquin’le Thérèse küçük bir tuhafiye dükkânını işletirken Camille de demiryolları işletmesinde çalışmaya başlar. Günler Bayan Raquin ve oğlu için huzurlu, Thérèse içinse sıkıcı bir biçimde geçip gider. Gençliğinin parmaklarının arasından kayıp gittiğini gören Thérèse’in tekdüze hayatı, Laurent’ın gelişiyle altüst olacaktır…
Robinson Crusoe
Yazar: Daniel Defoe
Çevirmen: Akşit Göktürk
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 508
“Issız Ada”, her çocuğun ve çocuk kalan her büyüğün vazgeçemediği tek düş, ada hayatını anlatan romanların içinde en meşhuru hiç kuşkusuz Robinson Crusoe’dur. Kahramanımızın verdiği gemi kazası sonucu ıssız bir adaya düşmesiyle başlayan yaşam mücadelesi defalarca filmlere konu oldu. Aslında, Hıristiyan kültürünün dayattığı Cuma ile arasındaki efendi-köle ilişkisi çerçevesinde gelişen yaşama biçimi bakımından son derece çarpıcı, öğretici ve sürükleyici bir başyapıt. Akşit Göktürk’ün titiz çevirisiyle tam metin ve tek cilt halinde yayımlanan Robinson Crusoe’ nun yeni baskısı, Grandville’in illüstrasyonları ve özenli bir baskıyla sunuluyor meraklılarına.
İnci
Yazar: John Steinbeck
Çevirmen: Tomris Uyar
Yayınevi: Sel Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 102
Pulitzer ve Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülen John Steinbeck’in çağımızın toplumsal ve insani meselelerini ustalıkla resmettiği eserleri modern dünya edebiyatının başyapıtları arasında yer alır. Tomris Uyar’ın sunuş yazısında belirttiği gibi, “İnsanoğlunun umudunun, var olma direncinin seyreldiği bir tarih anında olanca görkemiyle gerçek umudun türküsünü söylemiştir. Tozpembe olmayan gerçekçi bir umudun.” Bu nedenle eserleri edebi değerleri kadar güncelliklerini de hiç yitirmemiştir.
Bir Meksika halk hikâyesinden esinlenmiş İnci, bir zamanlar İspanya Kralı’na büyük zenginlikler getiren bir koyda yaşayan fakir bir inci avcısının, Kino’nun ve ailesinin hikâyesini anlatır. Kino’nun çocuğunu kurtarmak umuduyla daldığı denizden çıkardığı eşi benzeri görülmemiş inci, yalnızca umut değil yıkım da getirecektir. İncinin özü insanların özüne; Kino’nun kulaklarında çınlayan ve kasabaya yayılan İncinin Türküsü, ailenin, kötülüğün, umudun ve düşmanlığın türküsüne karışacaktır.
Steinbeck, Kino’nun derinliklerden söküp çıkardığı inci ile içinde yaşadığımız dünyaya ve insanın dramına ışık tutuyor.
Diriliş
Yazar: Michael Punke
Çevirmen: Belgin Sener Haktanır
Yayınevi: Hyperion Kitap
Sayfa Sayısı: 270
Yıl 1823 ve Rocky Dağı Kürk Şirketi avcıları vahşi bir hudut hayatı yaşıyorlar. Bir yandan kunduz tuzakları kurarken bir yandan da topraklarını ele geçirmeye çalışan beyaz adamlarla savaşan yerli kabileler ve aman vermez doğa ile her gün mücadele hâlindeler. Bu şirketin en iyi adamlarından biri olan Hugh Glass, deneyimli bir hudut adamı ve uzman bir iz sürücü. Fakat bir gözcülük görevi sırasında bir boz ayı ile karşı karşıya kaldığında fena halde hırpalanıyor ve artık uzun süre hayatta kalması, pek de mümkün görünmüyor.
Şirketin şefi, ölmeden önce Glass’a refakat etmeleri ve öldüğünde onu münasip bir şekilde gömmeleri için iki adamını geride bırakıyor. Fakat bu iki adam tabancasını ve baltasını da alarak onu ölüme terk ettiğinde Glass, tek bir arzunun peşinde hayata tutunuyor: İNTİKAM.
Şaşırtıcı bir kararlılık ve cesaretle Glass, üç bin millik Amerika sınırında gerek insan gerekse başka canlılardan oluşan pek çok vahşi düşmanı yanında açlık ve yaralarının dehşetli ıstırabı ile yüz yüze geliyor. Michael Punke’den, insan arzusunun uç noktalarına ulaşan saplantının ve intikam için bir insanın neler yapabileceğinin dikkat çekici öyküsü.
“Olağanüstü bir intikam öyküsü.”
The Washington Post Book World
Beowulf
Yazar: Seamus Heaney
Çevirmen: Nazmi Ağıl
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 136
İngiliz edebiyatı tarihinin en eski metinlerinden Beowulf tahminen sekizinci ve onuncu yüzyıllar arasında bir zaman diliminde Britanya’da kaleme alınmıştır, oysa konusu ve olayların geçtiği yerler, beşinci yüzyıla kadar Ada’yı istila eden Kuzeyli pagan kavimlerin beraberlerinde getirdikleri destanlardan olduğuna işaret eder. Prens Beowulf’un önce Danları, sonra kendi kavmi olan Gotları doğaüstü varlıklardan kurtarmak için girdiği mücadeleleri anlatır.
İngilizcenin geçirdiği değişimden ötürü artık özgün dilinden okunamayan destanın çevirileri içinde Nobel ödüllü İrlandalı şair Seamus Heaney’ninki özel bir yere sahiptir. Heaney Beowulf’u Anglo Saksoncanın sessel özelliklerini olabildiğince koruyarak günümüz İngilizcesine aktarmayı başarmıştır.
Dr.Jekyll ile Bay Hyde
Yazar: Robert Louis Stevenson
Çevirmen: Ebru Kılıç
Yayınevi: İthaki Yayınları
Sayfa Sayısı: 88
Çağının önde gelen yazarlarından Robert Louis Stevenson’ın en önemli eserlerinden biri olarak görülen Dr. Jekyll ile Bay Hyde,Viktoryen dönemin ahlakçı paranoyasının insan bilincinde yarattığı yarılmayı yansıtan bir başyapıt.
Avukat Bay Utterson, kadim dostu Doktor Henry Jekyll’ın son isteğinin ardındaki gizemin peşine düşmekten kendini alamaz. Dr. Jekyll’ın tüm mirasını bıraktığı şu gizemli Bay Hyde kimdir? Soylu Sör Danvers’ı kim öldürmüştür?
Stevenson, bir insanın ruhundaki iki farklı kişiliği, saf iyiyle saf kötünün temsillerini yansıttığı ürkütücü eseriyle hem gizem hem korku hem de bilimkurgu türünde çığır açmayı başarıyor.
“Yalnızca iyi bir ‘öcü masalı’ değil aynı zamanda nesirden ziyade şiire yakın bir hikâye. Bu yüzden yeri Madam Bovary ve Ölü Canlar gibi şaheserlerin yanı.”
Vladimir Nabokov